Dünya’da ve Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarının Bazı Özellikleri

Devlet sosyal politikaların tasarlanması gerekli hukuki altyapının oluşturulması “refah toplumu hedefi” gereği sağlık, barınma, eğitim, sosyal güvenlik ve kişisel sosyal hizmetler gibi temel sosyal hizmetler alanlarıyla ilgilenmektedir. Bunu gelenekçi yaklaşımla kamu ve kurumları eliyle görev bilir. Bunun yanında aile, sivil toplum örgütleri ve piyasa gibi aktörler veya kurumlar tarafından dışarıdan da sağlanabileceği ve geliştirilebileceği iddiası, sosyal politikanın kapsamının genişlemesine neden olmuştur. Türkiye'de 'aile' bir müessese olarak görülmekte ve STK birlikteliği de köklü bir geleneği olan (ahi teşkilatları, cami cemaati, İpek ve Baharat yolu birliği) bir kurum olarak bilinmektedir. 

İpek Yolu Dünyanın En Büyük En Eski STK Platformu Olabilir Mi?
Sivil Toplum Kuruluşları az gelişmiş ülkelerde genellikle toplumun küçük yâda coğrafi olarak belli bir kesimine yönelik gıda, sağlık, barınma alanlarında mütevazı toplumsal projeler yürüttükleri görülmektedir. Temel yoksunluk alanlarıyla mücadeledeki bu parçalı yapılanma ülke geliştikçe ve kapasite arttıkça daha merkezi bir hal almakta kapsamı genişlemektedir.

Gelişmiş ülkelerdeyse STK’ların hizmetlerinin ülke sınırlarını aştığı ve hatta ülkeler üstü bir yapıya kavuştukları böylece az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere doğru faaliyetlerini genişlettikleri görülmektedir. Bunun yanında gelişmiş ülkelere de bakıldığında STK’lar ikame değil, tamamlayıcılık ve işbirliği rolleri ile hizmet verdikleri görülmektedir. Örneğin kar amacı gütmeyen STK’ların önemini erken fark eden ülkelerden biri olan İngiltere’de bile devlet hâkim konumunu devam ettirmektedir. Almanya’da da bu şekilde nerdeyse finansmanın yarısı devlet tarafından sağlanırken hizmetlerin sunumu ise STK’lar ile işbirliği ile yerine getirilmektedir. 

Ad Hoc Temelli Bir Yapısı Olmanın Yerine Döngü Yönetimi Kuralı;
Avrupa Komisyonu Türkiye 2013 Yılı İlerleme Raporu’na göre Sivil toplum konusunda; “Türkiye’de giderek gelişen aktif bir sivil toplum bulunmaktadır; İçişleri Bakanlığının dernekler mevzuatını, Avrupa standartlarına uygun olarak, sivil toplum örgütlerinin finansman sağlamasını kolaylaştırmasına ve örgütlenme özgürlüğünü teminat altına almasına ihtiyaç vardır. Yasal çerçeve, Sivil Toplum Kuruluşlarının işleyişini engellemektedir ve aşırı bürokrasi sivil toplum katılımı konusunda sıkça cesaret kırıcı olmaktadır. STK’ların isteklerini duyuracakları ve politika yapımında yer alacakları yapısal katılımcı mekanizmalar bulunmamaktadır; bunun yerine yaklaşımlar ad hoc (amaca özel geçici çözüm) temelli olmakta ve tüm karar alma döngüsü (uygulamanın izlenmesi dâhil) yerine sıklıkla bu döngünün belirli aşamaları ile sınırlı kalmaktadır. Dernekler ve vakıflar mevzuatı, dernekleri daha da güçlendirecek şekilde uygulanmalıdır. STK kuruluşları ad hoc temelli bir yapısı olmanın ziyadesinde döngü yönetimi şeklinde yapısı kurulan ve projelere faaliyetlerine geniş çerçevede bakabilen bir yapısı olması tavsiye edilir.

Bu konuda "Türkiye’deki Sivil Toplum Kuruluşlarının Çevre Ve Ormancılık Politikalarındaki Yeri" konulu Yüksek Lisans tezi ayrıca bir araştırılabilir ve okunabilir bir çalışmadır. Bu çalışmanın özetini bir başka bir yayında yayınlamak üzere, esen kalınız.








Yorum Gönder

0 Yorumlar