İklim
Değişikliğinin var olup olmadığını tartışanlar şöyle dursun müzakerelerde birçok
sektörü etkileyecek kararlar alınırken Türkiye’nin çeşitli senaryoları görmesi
ve İklim Değişikliği Anlaşmasını doğru okuması gerekmektedir. Öncesini ve
mevcut durumu okuduktan sonra gelecek için bazı öngörülerde bulunmak
gerekmektedir.
İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı sırasında
alınan kararlar çerçevesinde hazırlanan Paris İklim Değişikliği Anlaşması, 22Nisan 2016
tarihli New York'ta düzenlenen imza töreninde imzalanmaya açıldı. Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un öncülüğünde düzenlenen törende 175'ten
fazla ülke bu anlaşmaya imza attı. Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 1992 yılında kabul
edilerek resmen 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiş ve sözleşmenin 194
Tarafı bulunmaktadır. 2015 Aralık ayında üzerinde uzlaşılan bu
anlaşmanın imzalanması için belirlenen son tarih Nisan 2017 olduğu dile
getirilmektedir.
İklim
Değişikliği Sözleşmesi Sekretaryası tarafından müzakere masası yani
konferansları düzenlenirken Kyoto Protokolü dönemi biterken yeni bir
mutabakatın sağlandığı imzaya açılmıştır. Paris İklim Değişikliği Anlaşmasında
iki taraftan bahsedelim İklim Değişikliğinden Zarar
Görenlerin Tarafı ve İklim
Değişikliğine Sebep Olanların Tarafı… Bu iki taraftan bahsederken anlaşmanın aslında
ülkemiz, kurumlarımız ve sektörlerimiz için neler ifade ettiğinden
bahsedeceğiz.
Foto: İklim
Değişikliği Anlaşmasını Doğru Okumak
İklim
Değişikliğinden Zarar Görenlerin Tarafı
Ada Ülkeleri
Gelişmekte
Olan Küçük Ada Devletleri olarak bilinen Bahamalar, Küba, Porto Riko, Papua
Yeni Gine, Bahreyn, Şeyseller, Maldivler, Singapur gibi 52 kadar ülkenin bazısı
iklim değişikliğinden adeta yok olma sürecinde olduğu dile getiriliyor. Bu ada
ülkelerinin ortak özellikleri ise sınırlı arazilere sahip olmaları, sınırlı
kaynaklara sahip olmaları, nüfuslarının artmakta olması ve doğal felaketler ile
çevresel olumsuzluklara karşı dayanıksız olmaları olduğu biliniyor. İklim Değişikliği müzakerelerinde en güzel
gelişmelerden birisi de, Pasifik Okyanusu ada uluslarının ve Güney Afrika gibi
gelişmekte olan küçük ülkelerin gücünde ve etkisinde görülen artış olduğu dile
getirilmektedir. Sergiledikleri dayanışma ve istikrarlı toplumsal öfke, birkaç
yıl önce hayal dahi edilemeyecek bir koalisyon oluşturmalarını sağladı.
Kar Örtüsündeki Düşüş
Kayakçılar, yürüyüşçüler, çiftçiler, ormanlar
ve Kaliforniya’daki tüm diğer canlılar iklim değişikliğinden dolayı kar
örtüsündeki düşüşün etkisini hissediyor. Örneğin; karla kaplı sıradağları anlamına gelen Kaliforniya- Sierra Nevada’nın kar örtüsü
500 yılın en düşük düzeyinde seyrediyor.
Foto: Kaliforniya-
Sierra Nevada Dağları
Finans Kuruluşları
Sel,
Çığ, Taşkın, erozyon, kuraklık, çölleşme,… gibi artan doğal afetlerden dolayı
Sigorta şirketlerini de ilgilendiren iklim değişikliği sigortacılık faaliyeti
yapan finans kuruluşlarını da rahatlattığı dile getirilebilir.
Sermayedarlar ve Yatırımcılar
Enerji
sektörü sermayedarları, yatırım fonu yöneticileri, yatırım fikri olanlar,
gelecek hakkında öngörü sahibi olmak isteyen birçok firma geleceğin kendilerine
neler getireceğine dair bir fikir edinmeye çalışıyordu. “İstedikleri şey
gelecekte ekonominin nasıl biçimleneceğine dair bir işaretti,” diyor;
yenilenebilir enerjiye geçişi destekleme siyasi bilimcisi Michael Jacobs.
Yerel Yönetimler/ Belediyeler
İklim değişikliğinden
dolayı yoğun kentleşme baskısı veya yoğun kentleşme baskısından dolayı iklim
değişikliğinin meydana gelmesi Yerel Yönetimleri de bu konuda harekete geçirdi.
Taraflar Konferanslarında Yerel Yönetimleri (yani Belediyeleri) saha çekme
çabası olarak ta bilinen Yerel Yönetimler Formları mevzuatları, yatırımları,
alt yapı çalışmalarını, göç sorununu yönetmeyi de yönlendirecektir.
Gıda Güvenliği ve Araziler Üzerindeki Etki
İklim değişikliğinden
dolayı gıda güvenliğinin tehlikeye girmesi ve çölleşme sürecinden dolayı tarım
orman meralardaki sorunlar sektörleri uyum sürecine yönlendirdiği
bilinmektedir. İklim Değişikliğine uyum süreci yeni bir anlaşmayla yeni bir
döneme girerken tarım, orman, hayvancılık, su, gıda ile ilgili şirketler ve
kurumlar bu döneme ne kadar hazır olduklarını merak konusudur.
Foto: İklim Değişikliği
soframıza kadar gelebilir.
Ormancılık sektörü de
İklim Değişikliği sebebiyle birçok çalışmalar yapmaktadır. Örneğin; Türkiye’de ormancılıkta
karbon tutumu yani karbon kredisinin elde edilmesi yönünden çalışmalar
yapılırken sabırsızlıkla Karbon Piyasasına tam anlamıyla girileceği sürece
hazırlık yapılıyor. İklim Değişikliğine uyumlu ağaç türlerin belirlenmesi ve
ormanların kurulması çalışmaları son dönemde önemli çalışmalardır. Belki
küresel ringde UNFF (Birleşmiş Milletler Ormancılık Formu) sürecinde bağlayıcı
Orman Sözleşmesi hazırlanırken bu sürece de ilişki kurulacaktır. Yani Paris İklim
Değişikliği Anlaşması ve İklim değişikliği müzakerelerine uyumlu bir Orman Sözleşmesi yakındır. Diğer yandan Türkiye’de Rio
Sözleşmelerine ev sahipliliği Çölleşmeyle Mücadele 12. Taraflar Konferansı Sonuçları ile başladı. Orman Ve Su İşleri Bakanlığı bu yönde büyük bir başarı elde
ettiğini biliyoruz. Türkiye’nin müzakere gücü ve organizasyon kapasitesi diğer
uluslararası toplantılara da ev sahipliği yaparak arttığı bilinmektedir.
İklim
Değişikliğine Sebep Olanların Tarafı
Fosil Yakıt Üreticileri
Petrol
devleri, tartışılan iklim anlaşmasına mesafeli yaklaştığı biliniyor. En büyük
Petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Ortadoğu’daki gücünü kullanarak
başka ülkeleri de müzakere masasından uzaklaştırma çabasındayken son süreçte
Paris İklim Anlaşmasını imzalamayarak yalnız kaldı. Diğer yandan kömür
üreticisi dev şirketler Paris İklim Değişikliği Anlaşmasındaki “ısı artışını
1,5 dereceyle sınırlama çabası” cümlesini idrak etmeye çalışıyor.
Enerji
Sektörüyle ilgili bir şeyler yazmayacağım.
Paris Anlaşmasını Fırsat Olarak Görmek
Yenilenebilir
enerjiye geçiş için ucuz malzeme ve makine donanım satışı için Çin firmalarının
hazırlık yaptığı biliniyordu. Müzakere masasında daha çok bu yönde tavır
aldığını Çevre ve Kalkınma Müzakereleri için Raporlama Servisi
(İİSD)’nin UNFFC COP21 boyunca günlük olarak hazırladığı bültenlerden görebilirsiniz. Çin müzakere
ekibinin dünyaya daha çok ucuz malzeme ve
makine donanım satışı için Paris İklim Değişikliği Anlaşmasına taraf olduğunu
söylemek çok acımasızca olmayacaktır.
Yatırımları
yeşile boyama fikrini yeni duymadığınızdan eminim. Yani her ne yapılırsa yapılsın
‘yeşil’ ve ‘sürdürülebilir’ kelimesini kullanarak veya “iklim değişikliğine
uyum süreci” diye zaman kazanmaya çalışmakta ülkelerin yeni stratejisi olduğunu
söylemeden edemeyeceğim.
Sadece ABD ve
Çin, dünyada sera gazı salınımının %40’ından sorumlu olduğu biliniyorken
müzakerelerde olumlu bakışlarının ve Paris
İklim Değişikliği Anlaşması imza törenine katılmalarının önemli olduğu dile
getiriliyor.
Ev
Sahibinin Müzakere Gücü
İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansının ev
sahibi olan Fransa konferansta
anlaşmayı kabul ettirmek için çok çaba gösterdi. Ev sahibi olacağı bu konferans
için benim bildiğim kadarıyla 3 senedir çalışarak gündemde kaldı. Ara hazırlık
konferanslarını uluslararası gündeme taşırken, ulusal fikir ve kapasite
arttırma çabaları takdire şayandır.
Esasen
böylesine önemli bir anlaşmanın meydana getirdiği marka değerini de hesaba katmadıklarını
söylemek mantıklı olmaz. Yani böylesine büyük Anlaşma sadece güçlü Fransa’da
(Paris şehrinde) alınabilir algısını iyi yönettiklerinden bahsediyorum. Diğer
bir ifadeyle anlaşmanın ismini reklam amaçlı “Paris Anlaşması” olarak özellikle
seçilmesi…
Her şeye
rağmen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SDGs) ve Paris İklim Değişikliği Anlaşması son dönemin
en önemli iki olayı olduğunu hiçbir şey değiştiremez. Rio Sözleşmelerinde (UNFFC, UNCCD, UNCBD) ve diğer müzakerelerde karar almanın pek kolay olmadığını ve müzakere
masalarındaki diplomatların işinin zor olduğunu Çölleşmeyle
Mücadele 12. Taraflar Konferansı esnasında müşahede etmiştik. Dolayısıyla 2020
yılında Kyoto Protokolünün yerine geçecek olan Paris İklim değişikliği
Anlaşmasının diplomatları tarihe geçeceklerdir. Nitekim eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore ise, “Torunlarımız, bundan yıllar sonra insanlığın
iklim krizini çözümleme konusundaki medeni cesaretini değerlendirdiğinde, 12
Aralık 2015’e ülkelerin en sonunda harekete geçme kararı verdiği gün olarak
bakacak,” şeklinde konuştu.
Sonuç
Olarak
İklim Değişikliği Paris Anlaşmasının türkçe metnini okumadıysanız
okumanızı ve kurum, kuruluş veya yatırımlarınızı şekillendirebilecek bu metni
irdelemeniz yerinde olacaktır. Kyoto gibi bir süreç başlamadan önce son fırsatı
iyi okumalıdır. Türkiye özel sektör firmaları ve kurumları fosil yakıtlardan uzaklaşmayı başlatan tarihi
bir Paris İklim Değişikliği Anlaşması ile meydana gelecek yeni
“İklim Değişikliği Uyum Süreci” belki birçokları için fırsat olacağını
anlatmaya çalıştık. Ülkelerin sözleşmeyi imzalayarak taahhütlerini yerine getirmeye
başlamaları için 2020'ye kadar zamanı var.
Sadece enerji sektörünü ilgilendiren bir
süreçmiş gibi bakılan Paris İklim Değişikliği Anlaşması aslında yukarıda da
belirttiğimiz sektörlere etki edeceği aşikârdır.
Süleyman ÇETİN – Çevre Mühendisi
0 Yorumlar
Yorumunuz İçin Teşekkürler..