Hz Allah'ın "Muhit" ismi bize çok öğüt veriyor. Muhit ne demektir diye baktığımızda sözlükte “bir şeyin etrafını çeviren, bir şeyi ve bir hususu bütün yönleriyle bilen” demektir. Genel olarak 2 mana yüklenmiştir. Birinci anlam cisimlere yönelik olup, “Filân yeri ihata ettim” örneğinde ve,“Allah her şeyi ihata edendir, her yönüyle koruyandır” ayetinde (en-Nisâ 4/126; Fussılet 41/54) görülür. İkinci anlamı “bilmek”tir. Bir şeyi ilmiyle ihata etmek onun varlığına, cinsine, miktarına, keyfiyetine, meydana getirilmesiyle ne amaçlandığına, kendisinden ne elde edilebileceğine vâkıf olmak demektir.
Eğitim
en kısa tabirle terbiye demektir. Terbiyede Rab kökünden iştikak eden kökü yüce
bir kelimedir. Eğitim kafayı salt bilgi ile doldurmak değildir. Bilgiyi kutsallaştırır ve Eğitime yanlış
anlamı yüklersek hata yapmış oluruz. Eğitim bilgi yükleme işi olarak görürsek
insanı bilgi hamalı yapmak olur.
Eğitim
esasında nefsi kalbi hisleri bedeni terbiye etmektir. Pedagoji üzerine yazılan
Osmanlı eserleri eğitimi; bedeni,
ahlaki, fikri diye taksim etmiştir. Okullarımız bu üç kavrama atıf
yapabiliyorsa başarılı olabilir.
Yeşil
Orman Okulu çocukların hem bedeni hem
ahlaki hem de Fikri keyfiyetlerine katkı için kurulmuştur. Aslında merak
güdüsünü beslerseniz birçok şey kendi kendine gelmeye başlar ama bunu
sürekli kılmakta önemlidir.
İnsan
yavrusu olarak çocuk, her zaman çevresiyle irtibatlıdır. Her irtibatı,
bulunduğu ay'a, yıla veya döneme ait özellikler taşır. Cezbedici bir resimle
ilgilenme çağı, tıpkı bir oyuncakla ilgilenme gibidir. Çocuğun, görülü ve sesli
eserlere yaklaşımı ile, yazılı eserlere yaklaşımı farklı zamanları
gerektirebilir. Bu bakımdan, çocuğun edebiyatla ilgilenmesi veya bütünleşmesi,
kavrama melekesinin de gelişmesiyle alâkalıdır.
Dörtlü-beşli
yaşlarda ona anlatılan masallar, kısa
hikâyeler veya okunan şiirler, onda bir kıpırdanma, heyecan ve hevese vesile
olabilir. Annesinin, babasının, dede veya ninesinin, ağabey veya ablasının,
daha ileriki yaşlarında, sınıfına göre öğretmenlerinin fikrî ve estetik yönü
yüksek eserlerle onu tanıştırması, gayretini artırıcı unsunlar olarak
görülebilir.
Hazret-i
Ali buyuruyor ki: "Çocuklarınızı,
kendi yaşadığınız zamana göre değil; onların yaşayacakları zamana göre terbiye
ediniz / yetiştiriniz".
Peygamber
Efendimiz: "Çocuğu olan çocuklaşsın" buyururken, kendileri de bunun
tatbikatını bizzat: "Onlar, dünyada
benim iki gülümdür " dedikleri sevgi torunları Hasan ve Hüseyin'le
oynar, şakalaşır, onları öper, severlerdi.
Yine
bir Hâdisi-İ Şerîfte buyurulur ki: "Cennette
daru'l -ferah adlı bir yer vardır ki, oraya ancak çocukları sevindirenler
girerler."
O hâlde; her yeni teknolojinin 'esiri / bağımlısı /
müptelâsı' olmadan, ahlâkî, ilmî ve bediî hasletleri, çocukların gönlünde,
zihninde ve şuurunda yeşertme çarelerini aramak için medenîlik yolunda her
kapıyı aralamak mecburiyetinde bulunulmalıdır. Hikmeti kısımlara ayıran İbni Sina için hikmet oldukça deruni bir kavramdır.
Hülasa olarak bilgi Çin'de bile olsa alın diyen bir dinin, hikmet kayıptır nerde olsa alın diye öğütlemesi önemlidir.
0 Yorumlar
Yorumunuz İçin Teşekkürler..