Türkiye’de 1950’lerden 2000li yıllara kadar şehirlere olan göçler barınmadan eğitim ve sağlık hizmetlerine erişime bir dizi sorunu beraberinde getirmiştir. 2000’lere kadar kentler, göçle gelenler için kamu hizmetlerine erişimin daha kolay olduğu, ücretli iş bulmanın ve ailece yapılan tasarruflar ile biriktirilen kısıtlı sermayelerle küçük meta üretimi ve/ya esnaflık işlerine girişmenin mümkün olduğu yaşam alanları olmaya devam etmişlerdir. Ancak küreselleşme ile etkileri ağırlaşan ve 2001-2002 krizi ile tam bir darboğaza dönüşen kent ekonomisindeki yapısal sorunlar, özellikle göçle gelenlerin sosyal hareketliliklerinin yönünü aşağıya doğru çevirmiştir. Bu da 1950’lerden beri devam eden kırdan kente göçü önce yavaşlatmış, 2008 küresel krizinin etkilerinin Türkiye’ye sirayet etmeye başlamasıyla beraber de tersine dönmesine (kentten kıra) neden olmuştur. Bu da kırsal kalkınmanın önemine dikkat çekilmesini sağlamıştır.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) de gıda güvencesizliğini
önemsemiş ve FAO gibi, bu sorunun kırsal yoksulluk kaynaklı daha geniş bir
problemin parçası olduğunu öne sürmüştür. Kırsal kalkınma içinse OECD,
2000’lerin başlarında kırsal bölgelerin rekabetçi sektörlerini desteklemeye
yönelik sektörel sübvansiyonları tavsiye etmekteyken 2019’da Kırsal 3.0: İnsan Merkezli Kırsal Politika
(Rural 3.0: People-Centred Rural Policy) çerçevesinde yaklaşımını, kır-kent
ilişkilerini politikaların müdahale odağına alacak şekilde değiştirmiştir.
2010 yılında AB Parlamentosunda kabul edilen Sürdürülebilir Kentsel-Kırsal Kalkınma İçin
Ortaklık (RURBAN) tedbiri de kır ve kent arasında bağları güçlendirecek bir
yaklaşımın üye ülkeler için ortak bir kalkınma politikası olarak benimsenmesini
öngörmektedir. RURBAN;
İlçeler, şehirler ve kırsal alanlar için bölgesel ortaklıkların analiz
edilmesini,
Kentsel-kırsal girişimlerin geliştirilmesi ve uygulanmasında aktörler arası iş
birliklerinin daha etkin kılınmasının sağlanmasını, Çok katmanlı yönetişimi teşvik
etmeyi,
Kırsal-kentsel iş birliğinden elde edilecek olası ekonomik ve sosyal
kazanımları değerlendirmeyi
Bölgesel rekabet edebilirliği ve yönetişimi güçlendirmek için kentsel-kırsal
ortaklığın potansiyel rolünü belirlemeyi amaçlamaktadır.
Bilindiği gibi Sürdürülebilir
Kalkınma Hedefleri 2015’den 2030’a kadar bir mekanizmanın unsurları yada
diğer bir tabirle dünyanın ev ödevidir. Bütüncül, toplum temelli, kırsalda
küçük aile çiftçiliğini koruyan ve güçlendiren (SKA 2), eşitlikçi değerleri
önceleyen (SKA 10), doğayı kaynak değil varlık olarak gören, kır ve kent
arasındaki ekonomik ve kültürel bağları kuvvetlendiren bu kırsal kalkınma
yaklaşımı “sürdürülebilir ve entegre kalkınma” söyleminin de referans
değerlerini oluşturmaktadır. “Entegre” bütünü oluşturan parçaların birbirine
geçtiği, birbirlerinin karakteristiklerini aldığı durumları niteler. Bu
bağlamda “Sürdürülebilir ve Entegre Kalkınma” söyleminin hedef aldığı ilçeler,
“entegre”dir, yani hem kırın hem de kentin karakteristiklerine sahiptirler ve
bu ilçelerde yaşayan haneler hem kır hem de kent ekonomilerine
eklemlenmişlerdir.
Kırsal Vizyon Haftası’nda
(Rural Vision Week- Mart 2021) kırda süregelen dinamiklere ve değişimlere
bakarak 2040 için farklı senaryolar geliştirilmiş, politikalara yön verecek
yeni yaklaşımlar tartışılmıştır. Bunların içinde en dikkat çekici olanları
kırsal ekonomilerin krizlere karşı dirençlerinin (resilience) artırılması ve
entegrasyon yaklaşımına benzer “kent-kır sinerjileri” vurgusu olmuştur. Diğer yandan
Kırsal Rönesans’ı sağlayacağı ifade edilen her kırsal bölgede itici bir
sektörün desteklenmesi girişimini de göz ardı etmemelidir.
Türkiye’de Kentsel ve
Kırsal Yerleşim Sistemleri Araştırması Projesi (YER-SİS- 2020) sonuçları
önemlidir. Buna göre Yüksek derecede kentsel yerleşimlerin kümelendiği
bölgelerde, sayıca fazla ve yüksek derecede kırsal yerleşimler de oluşmaktadır.
Başka bir ifadeyle, güçlü kentsel sistemler genellikle güçlü kırsal sistemlerle
desteklenmektedir. Bu da yerleşimler açısından kır ve kentin birbirlerine rakip
ya da alternatif yerleşim biçimleri olmadığına, birbirlerinin tamamlayıcısı
olduğuna ve güçlü kentsel sistemlerin güçlü kırsal yerleşim sistemlerini
beraberinde getirdiğine işaret etmektedir.
Kırsal ve kentsel bağlılıklar (etkileşimler) hem kırsalın
hem de kentin kalkınma sürecini güçlendirmektedir. Karmaşık olan bu bağlılık
kanalları, piyasalaşmış veya piyasalaşmamış olmak üzere 5 ana kategoride
temellendirilebilir: 1- Yönetişim (çok düzeyli), 2- Demografi (mekik göçler ve
göçler), 3- Ekonomi (işgücü, mal ve hizmet piyasaları), 4- Kamusal hizmetlerin
sunumu, 5- Doğal kaynaklara erişim ve çevresel dışsallıklar (iklim, peyzaj vb.). Bu bağlamda kır-kent ilişkisini ortaya koymanın modelleri de gelişmiştir.
Yerel Eylem Grupları
(YEG) kurulmaktadır. Bugüne dek kurulmuş YEG vizyon ve misyon tanımlarına
ve faaliyet alanlarına bakıldığında mekânsal özelliklerine uyumlu olarak bir
yandan kırsal kalkınmaya konu olan, öte yandan belde/ilçe merkezlerinde yaşayan
nüfusun taleplerini önceleyen çalışmaların hayata geçirilmeye başlandığı
görülebilir. Fakat bölgesel kalkınma
ajanslarının serüveni, ORKÖY, İlçe Tarım, TKDK gibi teşvikler Kırsal
Kalkınma konusunda yerelden ve yerinden gelen taleplerin kırsal kalkınmayı sağlayacağını ortaya koymaktadır. Sürdürülebilir İnsani Ve Kırsal Kalkınma
temel bir insan hakkı olarak üçüncü kuşak haklardan sayılması konusundaki
çabayı da görmek gerekir.
“Türkiye’de Kırsal ve Kentsel
Ekonomilerin Entegrasyonu (KIRKEP) Araştırma Projesi Raporu” Türkiye’de 170 ilçenin kalkınma
konusundaki önceliklendirme analizi yapmıştır. Bu rapor son dönemi kısaca özetlemiş ve 81 ilde önceliği ortaya koymuştur.
Ormanlar ve belediyeler kırsal kalkınma için daha çok lokomotif olmalı. Umutmayın "Belediyeler tarım ve gıda firması kurmak zorunda kalacaklar". Diğer yandan İklim finansmanı rüzgârını kendine yöneltmek isteyen şehirlerdeki inşaat sektörüne inat yeşil kalkınmayı ve kırsal kalkınmayı daha çok önemsemeliyiz. Havza rehabilitasyonu ve ekosistem rehabilitasyonu/restorasyonunu yeni döneme entegre etmeli yani geliştirmeliyiz. Kırsal kalkınmada diğer sektörlerle ve yerel halkla Entegre kavramına odaklanmalıyız. Bugün kırsal kalkınma için ne yaptın, bugün permakültür için ne yaptın, bugün üretim için ne yaptın diye sorular sormak geliyor içimden...
Rapor;
https://surdurulebilirlik.ozyegin.edu.tr/sites/default/files/kirkep_rapor.pdf
0 Yorumlar
Yorumunuz İçin Teşekkürler..