Orman Yangınları Hakkında Dünyadan ve Türkiye'den Çalışmalar

Akdeniz Havzasının doğu bölümünde yer alan Türkiye’nin geniş bir bölümü Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Akdeniz ikliminin etkili olduğu bölgelerde iklimin özelliklerine ve bu iklimin oluşturduğu bitki örtüsüne bağlı orman yangınları da sıklıkla görülmektedir. Resmi kayıtlara göre, ülkemizde 2009-2021 yılları arasında, toplam 32.758 orman yangınında 238.453 ha orman alanı yanmıştır. Bu yıllar içinde şüphesiz ki 2021 yılının önemli bir yeri vardır. O yıl çıkan 2.793 adet yangında 139.503 ha orman alanı yanmıştır ki bu son 70 yılın en yüksek yanan orman alanı miktarıdır.

1.      CIFOR, 2012 raporuna göre; Ormanlar dünyadaki emisyonların %25’inin emilimini sağlamaktadır; %77’si ağaçlarda, %39’u topraktadır. Ormanlar karbonu saklamasının ötesinde, su kaynakları yaratma, toprak kaybını ve çölleşmeyi önleme, olağanüstü hava şartlarının oluşmasını azaltma gibi çok kritik bazı ekosistem hizmetleri de sunmaktadır. Orman ekosistemi birçok ürün, hizmet ve dışsallıklar sunmaktadır. IPBES, 2018 raporuna göre biyolojik çeşitliliğin %80’i ormanlarda yaşamaktadır. Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye’de son 20 yılın istatistiklerine göre her yıl ortalama 2-3 bin orman yangını çıkmakta ve 7-8 bin hektar alan yanmaktadır. Bu yangınların her yıl ortalama 1-2 tanesi büyük veya mega yangındır (tek başına en az 5 bin hektar alanı etkileyen). Orman Genel Müdürlüğü’ne göre, 2021 yangınlarında yalnız ağaç kaybının 12 milyon m3 olduğu tahmin ediliyor. Bu sebeplerle orman yangınlarının ekolojik, ekonomik ve sosyo kültürel etkileri söz konusu olmaktadır.

 2.        Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için "doğa temelli çözümler ve ekosistem temelli yaklaşımlar" üretilmesi gerekmektedir. Yangın sonrası doğal/ekolojik kayıpların restorasyonu ve rehabilitasyonu son dönemde önem kazanmıştır (Kitap: https://www.ormancilardernegi.org/Documents/f7dc1925-d681-4748-b362-6424c0c57327.pdf).

3.        Türkiye’de Orman Yangını Sorunu: Güncel Bazı Konular Üzerine Değerlendirmeler makalesi Avcı ve Korkmaz (2021) tarafından yayınlanmıştır. Buna göre orman yangın sayılarının son yıllarda artışındaki en önemli iki nedeni, orman içi ve bitişiğindeki nüfus hareketliliğinin artışı ve buna ilaveten turizm ve rekreasyonel taleplerin artışıdır. Son yıllara ait kayıtlara göre yangınların %88’inin insan kaynaklı olduğu düşünülürse bu beklenen bir durumdur. Örneğin, yangına hassas olan Ege ve Akdeniz Bölgelerinde nüfus, Anadolu’dan bu bölgelere olan yoğun göç hareketi ile son yıllarda hızlı bir şekilde artmaktadır. Diğer yandan Meteorolojik verilerin bundan sonra da kuraklık yönünde seyrinin devam etmesi durumunda yangına hassas alanların giderek genişleyeceği anlaşılmaktadır. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1787588

4.        BM Genel Kurulu tarafından 1 Mart 2019'da kabul edilen ve 5 Haziran 2021'de başlatılan Birleşmiş Milletler Ekosistem Restorasyonu On Yılı 2021-2030'u, zarar görmüş Akdeniz ekosistemlerini canlandırmak, iklim değişikliğini, gıda güvenliğini ve istihdam oluşturmayı ele almak için benzersiz bir fırsat sunmaktadır (https://www.decadeonrestoration.org/).

5.        Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi'ni (UNCCD) uygulamak için Akdeniz ülkeleri tarafından hazırlanan tüm Ulusal Eylem Programları (NAP'ler), Arazi Tahribatını Dengeleme (LDN) elde etmek ve kuraklığa karşı toplumsal direnci artırmak için önemli bir boyut olarak arazi restorasyonuna açıkça atıfta bulunur.

6.        Akdeniz ülkeleri, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin (CBD) Aichi Hedefleri 15 bağlamında "Hedef 15: Ekosistem dirençliliği ve biyolojik çeşitliliğin doğada saklanan karbon miktarına katkısı, bozulmuş ekosistemlerin en az % 15’inin onarılması da dahil olmak üzere, koruma ve onarma yoluyla artırılarak iklim değişikliğinin azaltılmasına, uyuma ve çölleşmeyle mücadeleye katkıda bulunulur." hedefi belirlemiştir. Bu hedefe göre; Ulusal Biyoçeşitlilik Stratejilerini ve Eylem Planlarını (UBSEP'ler) hazırlamış, ormansızlaşmaya karşı mücadele ve orman rehabilitasyonuna yönelik çabalarını bildirmiştir ve şimdi 2020 sonrası küresel biyolojik çeşitlilik çerçevesini yerine getirmeye hazırlanmaktadır.

7.         İklim değişikliğini ele almak için hem ormanları restore etmek hem de ormansızlaşmayı ve orman bozulmasını önlemek, Birleşmiş Milletler Orman Stratejik Planı 2017-2030 Küresel Orman Hedefi 1'de ifade edilmektedir.

8.        BM İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP26) kabul edilen Ormanlar ve Arazi Kullanımına ilişkin 2021 Glasgow Liderler Deklarasyonu'nda, Tarafların ormanları ve diğer karasal ekosistemleri koruma ve restorasyonunu hızlandırma taahhüdünü not etmiştir.

9.        Yedinci Akdeniz Orman Haftası 2022'de Antalya deklerasyonu yayımlayarak; Akdeniz bölgesindeki restorasyon faaliyetlerinin dünyanın en önemli restorasyon çabaları arasında olma potansiyelini ve Akdeniz'de gelecek nesilleri için orman ve ekosistem restorasyonunun önemini vurgulamıştır. Antalya Deklarasyonu; https://vii-med.forestweek.org/sites/default/files/editor/antalya-declaration_final.pdf

10.      Bozulmuş ormanların ve ekosistemlerin restorasyonunun sağlıklı bir ekosistem yapısı ve işlevi sağlamaktadır. Buna ilaveten iklim değişikliğinin azaltılması ve uyum sağlanmasında hayati bir role sahiptir.

11.      Orman Restorasyonun istihdam ve ekonomik çeşitlilik sağlayacaktır. Orman restorasyonu; Akdeniz insanlarını doğa ile yeniden bağdaştırmak için; kapasite geliştirme, deneyim ve bilgi paylaşımını destekleyecektir. Akdeniz bölgesinde iklim direncinin oluşturulmasında gençlerin güçlendirilmesi ve katılımını sağlayacaktır. Gençlerin yeşil ve yenilikçi iş fırsatlarına dahil olmasını sağlayacaktır. Akdeniz bölgesinde orman ve ekosistem restorasyonu ile ilgili karar alma süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve kadınların güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır.

12.      Restorasyon eylemlerinin ve tekniklerinin planlanması, geliştirilmesi, uygulanması ve izlenmesine sivil toplum, özel sektör ve bilimsel topluluklar gibi paydaşlar dahil edilmelidir.

13.      Yangınla uyarılan çimlenme ve sürgün verme gibi karakterler sayesinde Yangından sonraki ilk yıl bitki tür çeşitliliğinin yüksek olduğu bilinmektedir. restorasyon uygulamaları planlanırken, öncelikle disiplinlerarası bir bakış açısıyla restorasyon amacının ortaya konulması ve potansiyel uygulamalar arasından en uygununun belirlenerek ekosistem süreçlerinin devamlılığının ve çeşitliliğinin göz önüne alınması, yangın sonrası restorasyon ilkelerinin etkili bir biçimde uygulanmasına olanak sağlamaktadır. Makale; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2437360

14.      Yangınlar, hem ormancılık uygulamalarında yeni yaklaşımların geliştirilmesi hem de yanan alanların bir sonraki yangına karşı direncini (İng. resistance) ve direngenliğini (İng. resilience) artırmak için iyi bir fırsat olarak görülebilir. Uzun vadeli olarak düşünüldüğünde, Türkiye ormanlarında yürütülecek olan yangın sonrası restorasyon uygulamalarının yangına eğilimli orman ekosistemlerin direncini ve direngenliğinin artırılması için önemli bir yöntemdir. Makale; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2437360

15.      Ekosistem hizmetlerinin belirlenmesi, analitik ekonomik değerlendirme ve mekansal olarak ekosistem hizmetlerinin dağılımının haritalanmasına yönelik yazılımlar geliştirilmektedir. InVEST (www.naturalcapitalproject.org) ve ARIES (www.ariesonline.org) örnek olarak verilebilir. Akdeniz tipi ekosistemlerde yaygın olarak varlıklarını sürdüren bitkilerin yangına karşı gösterdikleri uyarlanmalar, bulundukları vejetasyonun yangın öncesinde olduğu kadar yangın sonrası yenilenmesi ve şekillenmesinde de oldukça önemlidir. Makale; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2437360

16.      2008 Taşağıl yangınından sonra 2010 yılında yayınlanan 6665 sayılı tamim ile hayata geçirilen “Yanan Orman Alanlarının Rehabilitasyonu ve Yangına Dirençli Ormanlar Tesisi Projesi” (YARDOP), o dönemden beri birçok büyük yangın sahasında uygulanmaya başlanmış ve yaygınlaşmıştır. Yangına eğilimli ormanlık alanlarda yangına dirençli ve yöreye uygun türler kullanılarak “yangın önleyici tesisler” olarak değerlendirilen yangın zayıflatma zonları oluşturmayı hedeflemektedir. Permakültürün mıntıka dilim analizi bu yönde yanan alanların rehabilitasyonunda kullanılabilir Kitap; https://www.ormancilardernegi.org/Documents/24c06fcf-500e-4b5c-90a3-163f5e62b0d6.pdf .

17.      Türkiye’de de 2021 yılının yaz aylarında gerçekleşen büyük orman yangınları oldukça tahrip edici olmuştur. Kesintisiz orman alanlarının varlığı, ormanlardaki yanıcı madde yükünün artmış olması ve iklim değişikliği sebebiyle ortaya çıkan meteorolojik koşulların daha sık ve şiddetli bir şekilde oluşması nedeniyle, büyük orman yangınlarının Türkiye’de ve Akdeniz Havzası’nda gelecek dönemlerde de devam etmesi beklenmektedir. Orman Yangınlarıyla mücadele 

18.      Serotin kozalak miktarı ve maki elemanlarının potansiyel sürgün verme kapasitesi ile birlikte toprak erozyon riski de göz önünde bulundurularak Orman Genel Müdürlüğü’nün tebliğlerinde mevcut olan yangın sonrası silvikültürel uygulamalar dikkate alınarak her bir bölmecik için bir "restorasyon öneri sınıfı" atanmıştır. “Silvikültürel Uygulamaların Teknik Esasları Tebliği”ne göre, toprak işleme ve teraslama uygulamaları eğimin %40’tan daha düşük olduğu alanlarda yapılmaktadır. “Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Planlarının Düzenlenmesine ait Usul ve Esaslar Tebliği”nde yer alan doğayı koruma hedefi ölçüt ve göstergeleri çizelgesine göre eğimi %80’den fazla olan alanlar doğayı korumaya ayrılmakta ve aynı tebliğde yer alan erozyonu önleme fonksiyonunun ölçüt ve göstergeleri çizelgesine göre ise %59’dan daha fazla eğimli alanlar şiddetli erozyon risk sınıfına girmektedir. Kendi haline bırakma; Doğal gençleştirme/ ekim destekleme + Kozalaklı dal serme; Teraslama/ toprak işleme + fidan dikimi, Yangına dirençli türlerin dikimi gibi "restorasyon öneri sınıfları" geliştirilmiştir. Bu restorasyon öneri sınıfı ve faaliyetlerinin malçlama, kompost, yeşil gübre bitkilerle (çoğunlukla yonca, fiğ, bakla) toprağın iyileştirilmesi gibi permakültür uygulamalarıyla desteklenmesi gerekmektedir. Permakültür, agroforestry ve agroekoloji uygulamalarının orman rehabilitasyonunda kullanılması için kapasite arttırma ve uygulama imkanlarının geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

19.      Orman yangınlarıyla kaybedilen doğal alanların bilimsel yaklaşımlara uygun olarak, ekim, dikim, bakım ve/veya koruma yoluyla yeniden yeşermesine destek olunması amaçlanmaktadır. Böylece iklim değişikliği azaltım eylemleri ve uyum stratejileri konusunda çalışma yapılmış olacaktır.

20.      Orman yangınlarından yayılan gazların yaklaşık %90'ı CO2'dir. Diğer anlamda orman yangınları karbon emisyonuna sebep olmaktadır. The European Forest Fire Information System (EFFIS)' e göre orman yangınlarının sıklığı ve sayısının artacağı tahmin edilmektedir.

21.      Toplumun dezavantajlı kesimlerinden olan kadınlar orman yangınlarından daha fazla etkilenebilmektedir. Yaşanan bir felaketlerde kadınların ve çocukların ölüm riskinin erkeklerden 14 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Makale; https://www.yesilist.com/neden-kadinlar-afetlerden-erkeklere-gore-daha-fazla-etkileniyor/

22.      Akdeniz Bölgesi’ndeki Büyük Orman Yangınlarının Ekolojik Ve Sosyo-Ekonomik Etkileri raporuna göre; Ormanlardaki bitkiler, gelecekte karşılaşılacak yangınlar ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı bu orman ekosisteminin yeniden toparlanabilmesinin güvencesidir. Bu bitkilere verilecek zarar, ormanın gelecekteki yapısını ve direngenliğini olumsuz yönde etkileyecektir . Rapor: https://wwftr.awsassets.panda.org/downloads/ormanyangnlarweb.pdf

23.      Orman restorasyonunda önemli tecrübeler ve görseller (https://www.sasaki.com/voices/healing-the-land-forest-restoration-in-chongqing/), Restorasyon

konusunda yayınlar (https://www.decadeonrestoration.org/publications), Fonksiyonel orman restorasyonu makalesi (https://www.nature.com/articles/s41559-021-01575-0) incelenmiştir.

24.      Uluslararası kuruluşlar ve Akdeniz havzasından temsilciler, bozulmuş Akdeniz orman peyzajlarının restorasyonu için yönetim uygulamalarını tartışmıştır. Bu çalıştayın temel amacı, restorasyonun nasıl değerlendirileceği ve planlanacağı, hangi müdahalelerin seçilmesi gerektiği, destekli doğal yenileme (ANR) ve orman genetik kaynaklarının rolüne odaklanarak bozulmuş Akdeniz orman peyzajlarının restorasyonu ile ilgili bilgileri paylaşmıştır. Çalıştay: https://medforest.net/2023/03/18/tools-and-resources-to-restore-degraded-forest-landscapes/

25.      Akdeniz'de Orman Yangınlarının Önlenmesine İlişkin Temel Öneriler rehberde (AFİ, FAO Silva MEd, İspanya Ekoloji Bakanlığı) planlama, yönetişim, sürdürülebilir mali mekanizma, toplumun bilgi ve eğitimi, uyumlu bilgi sistemleri ve uluslararası işbirliği olarak 6 başlıkta özetlenmiştir.

26.      Son yıllarda küresel ısınma nedeniyle orman yangınlarının dünya genelinde daha erken başladığı ve daha uzun süre devam ettiği görülmektedir. 2001-2021 döneminde dünya genelinde çeşitli nedenlerle 318 milyon hektar ormanlık alan kaybedildi ve bu kaybın üçte biri orman yangınlarından kaynaklandı. En yüksek orman kaybı 2016'da 9,6 milyon hektarlık alanda gerçekleşti. 2021'de ise 9,3 milyon hektarlık orman alanı yangınlar nedeniyle kaybedildi ve bu kaybın %37'si orman yangınlarına bağlandı. Orman yangınları nedeniyle yok olan ormanlar ise Türkiye'nin yaklaşık iki katı büyüklüğündedir. Rusya, Kanada, ABD, Brezilya ve Avustralya, 2001-2021 döneminde yangınlar sonucu en fazla orman kaybının görüldüğü ülkelerdir. Birleşmiş Milletler (BM) ise orman yangınlarının sıklığının gelecekte %50 artacağı uyarısında bulunmaktadır.

27.      WWF Çevre ve Afet Yönetimi Kıdemli Direktörü Anita van Breda'ya göre, orman yangınlarının sıklığının arttığı, yangın sezonunun daha erken başladığı ve ormanların daha şiddetli bir şekilde yanmaya başladığı birçok bölgede gözlemlediklerini ifade etmektedir. Yükselen sıcaklıklar, toprakların kurumasına neden olarak ağaçları yangın riskine karşı daha hassas hale getirmekte ve yangınlar toprağa zarar vererek bitki örtüsünün yeniden büyümesini engellemektedir.

28.      Türkiye İklime Dirençli Ormanlar Projesi (Orman Genel Müdürlüğü ve Dünya Bankası), Türkiye Hükümeti'ni iklim değişikliğinin artan risklerine karşı orman yangınlarını ve orman direncini güçlendirmek için destekleyen bir dizi koordineli faaliyet üzerinden entegre yangın yönetimi için kurumsal çerçeveyi güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu faaliyetler, orman yangınlarını bastırmak ve önlemek arasında denge sağlayarak, teknoloji ve kapasite geliştirme yoluyla entegre yangın yönetimi için artan hazırlık sağlamayı, orman yangını müdahalesi için operasyonel sistemleri güçlendirmeyi ve orman yangınlarından etkilenen manzaraların ve geçim kaynaklarının dirençli bir şekilde yeniden kazanılmasını hedeflemektedir.

29.      Akdeniz bölgesi için yerel ve yangına dayanıklı ağaç türleri arasında başta servi geliyor. Kurakta bile servi yapraklarında yüksek seviyelerde su depolamaya devam ediyor ve bu nedenle zor yanıyorlar. Meşe, söğüt, kavak, çınar, kestane, keçiboynuzu, akçaağaç türleri de yangına dirençlidir. Yangın tehdidi olacak bölge ile yaşam alanı arasında tampon bölgede ayrıca yine yangına dayanıklı meyve türleri de dikilebilir: incir, dut, kocayemiş, greyfurt, malta eriği gibi.

30.      Ot biçme yapılarak bu otun malçlamada kullanılmasıyla ağaçlandırmalarda hem bakım çalışması yapılmış hemde fidan çanağındaki otların biçilerek fidanın su hasadına destek olunur.

31.      Permakültür'ün mıntıka ve dilim analizinden faydalanarak güney sınırlarda geniş yapraklı ağaçlar, kuzey kısımlarda rüzgar perdeleri, dere yamaçlarında su hasadına uygun türlerin dikilmesi sağlanabilir.

32.      Orman yangınları her yıl yeni rekorlara imza atıyor. Yunanistan'ın kuzeydoğusunda, 810 kilometrekareden fazla alanı yakan, Avrupa Birliği'nde (AB) kaydedilen en büyük orman yangınıydı. Aynı ayda, Amerika Birleşik Devletleri'nde yüz yılın en büyük orman yangını Hawaii'nin Maui'sini harap etti. Kanada'da 42 milyon dönümden fazla alan yandı rekor kıran bir orman yangını sezonu yaşadı. Akdeniz ülkesi olarak Türkiye'de yeni rekor verilerde orman yangınları oluşuyor. Ortaya çıkan karbon emisyonu şehirlerin hava kalitesini ciddi şekilde etkiledi.

33.      Orman yangınları, ormanların doğal döngüsünün bir parçası olması ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına ve ekosistemlerin yenilenmesine katkıda bulunması nedeniyle doğası gereği kötü olmasa da, son yıllarda durum kontrolden çıktı. Yangınlar insan hayatına, arazilere, mülklere, doğal kaynaklara, flora ve faunaya tehdit haline geldi. Orman yangınları giderek daha fazla hasara neden olmaktadır. İklim değişikliğinin bu “sıcak” konuyla ilgisini kurabiliyoruz.


Yorum Gönder

0 Yorumlar