Belediye Görevleri ve İnsan Hakları

İnsan Hakları ile ilgili taleplerin bir kısmı doğrudan insanın yapısal olanaklarıyla ilgilidir; bir diğer kısmı ise bu olanakların geliştirilmesi için genel olarak gereken önkoşullarla bağlantılıdır. Ancak bazı insan hakları da değişken koşullarla ilişkilidir. Belediyelerin sorumluluklarının önemli bir kısmı, kişinin yapısal olanaklarının geliştirilmesiyle ilgili olan hakların korunmasını içerir. Bu nedenle, "insan hakları" terimini ilk iki tür talepler için kullanmak ve insan hakları kavramını, kişinin güvenliğine ilişkin talepleri ve/veya "temel özgürlükleri" ile insanın yapısal olanaklarının gerçekleşebilirliğinin önkoşullarına ilişkin talepleri (sağlık için gerekli yaşama düzeyi, eğitim, çalışma vb. hakları) kapsamanın uygun olduğunu düşünüyorum. İlk türden haklara "doğrudan doğruya korunan haklar", ikinci türden haklara da "dolaylı olarak korunan haklar" adını veriyorum.

Doğrudan doğruya korunan haklar, kişilere dokunulmaması talebini dile getirir ve bu haklara saygı, etik bir sorun olarak ortaya çıkar. Devletin rolü, bu hakların ihlal edilmesini önlemek ve ihlal edildiğinde dengeyi yeniden kurmaktır. Bu hakların korunması, sadece ihlal edildiği zaman söz konusu olduğundan devletin rolü, bu hakları yasaların güvencesi altına almak, ihlal edildiğinde ise çeşitli organlarıyla müdahale etmektir. Geleneksel adlarıyla kişi özgürlüğü ve güvenliği gibi haklar ve gerektirdikleri (hiçkimsenin köle durumunda tutulmaması; hiçkimseye işkence ya da acımasız, insanlık dışı, aşağılayıcı muamele görmemesi vb.) ile düşünce ve kanaat özgürlükleri gibi özgürlükler bu tür haklardır. Bu haklar, bütün insanların eşit olduğu hakların bir kısmını oluşturur ve doğrudan doğruya korunan hakları içerir. Bu haklara saygı gösterildiği yerde, ilgili özgürlükler mevcuttur ve bu özgürlükleri yaşayan bireyler bulunmaktadır. Ancak, bu haklara saygı gösterilmediği yerde güvensizlik, hatta anarşi ve terör hakimdir. Devlet organları tarafından ihlal edildikleri yerde ise baskı söz konusudur.

Bütün insanların eşit olduğu, her bireyin insan olarak sahip olduğu bir grup temel hak daha bulunmaktadır. Bu haklar, her bireyin insan olarak olanaklarını geliştirebilmesini sağlayan önkoşullara ilişkin taleplerdir. Sağlık için gerekli yaşama düzeyi, barınma, beslenme gibi haklar bu tür haklardandır. Bu haklar, dolaylı olarak korunan haklar olarak adlandırdığım ikinci tür haklardır.

Bu haklarla ilgili karşılaşılan güçlük şudur: Bu hakların sağlanması, başka bir tür haklara bağlıdır; ancak dolaylı olarak, devletin kişilere tanıdığı haklar –sosyal, ekonomik ve siyasal haklar– ve her zaman değilse de, çoğu zaman siyasal kararlarla kurulan kamu kuruluşları aracılığıyla korunabilirler. İlk grup insan haklarının tersine, bu hakların korunması kişilere doğrudan doğruya bağlı değil, bir ülkede yapılan düzenlemelere ve alınan siyasal kararlara bağlıdır. Bir ülkede, o ülkenin koşullarına göre sınırları farklı genişliklerde çizilebilecek haklar olan tanınan haklar aracılığıyla korunabilirler, yani kişilere sağlanabilirler. İşte belediyelerin görevleri bu hakların korunmasıyla –bu korumanın yerel koşullarda gerektirdiklerinin yerine getirilmesiyle– ilgilidir.

Şimdi insan haklarını, kişilerde insanın olanaklarını koruma talepleri olarak –yani insan olarak yapısal olanaklarını gerçekleştirirken hiçbir insanı, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak engellememe (ancak ve ancak bunda engellememe) talebinde bulunan pratik ilkeler olarak– ortaya koyduğumuzda; insan haklarının sınırlandırılabileceğini şu veya bu şekilde ileri sürmek, sosyal ve ekonomik hakların da bir ülkedeki koşullara göre sınırlandırılmasına şu veya bu şekilde karşı çıkmak, her biri kendi çıkarları peşinde koşan ve birbiriyle kaçınılmazcasına çarpışan kişi ve grupların çıkarlarını görmezlikten gelmek; bugün sömürüyü ve terörizmi görmezlikten gelmektir.

Tanınan hakların sınırlandırılmasına her karşı çıkma, er geç çıkarların sınırlandırılmaması dönüşür ve insanların diğer canlı varlıklarla ortak özelliklere de sahip oldukları olgusunun unutulduğunu gösterir. İşte belediyelerden beklenen, hukukla tanınan haklar aracılığıyla korunabilen hakların korunabilmesi için –beslenme, barınma, eğitim gibi, benim “dolayı olarak korunan haklar” dediğim hakların yerel koşullarda, o belirli ilin veya ilçenin koşullarında korunabilmesi için– yapılması gerekenleri yerine getiren çalışmaları gerçekleştirmektir. Bunların bir kısmı bizde, Belediye Kanununun Üçüncü Bölümünde, 14. ve 15. maddelerinde yer alıyor. Belediyelerin bunları ve henüz orada yer almayan başka bazı önemli çalışmaları yapabilmesi için, hangi görev olursa olsun bir belediyede çalışacak kişilerin, belediyenin görevlerine ilişkin ek bir eğitim görmesi, meslekleri ile insan hakları arasındaki ilgiyi görmesini sağlayacak bir eğitim görmesi uygun olur.





Yorum Gönder

0 Yorumlar