Türkiye, ormancılık, çölleşmeyle mücadele ve doğal
kaynakların yönetimi konularında saha çalışmaları, projeler ve faaliyetleriyle
önemli çalışmalar yapmaktadır. Özellikle diplomatik alanda Uluslararası
Müzakereler konusunda önemli çalışmalar yapmakta ve bu müzakerelerde önemli
somut adımlar atmaktadır. Diğer yandan özellikle Az Gelişmiş Ülkelere yapılan
kalkınma yardımlarında ‘Türk Tipi Yardım Modeli’ ile uluslararası arenada
gündemdedir.
Türkiye’nin Diplomatik Hamleleri; Uluslararası Müzakereler
Türkiye, önemli konferanslara ev sahipliği yapmakta olup
bunlar G20, Küresel Göç ve Kalkınma Zirvesi ve Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle
Mücadele 12. Taraflar Konferansı (Ankara- Ekim 2015), Dünya İnsani Yardım
Zirvesi (İstanbul- Mayıs 2016), 8. Küresel Göç ve Kalkınma Zirvesi (İstanbul-
Ekim 2015 ve Göç ve Kalkınmada İstanbul Eylem Planı hazırlıkları (İstanbul-
Haziran 2016 )… gibi sıralanabilir.
Dünyada 250 milyondan fazla insan doğrudan çölleşme ve
kuraklıktan etkilenmekte ve 4 milyar hektardan fazla arazi çölleşme tehdidi
altındadır. Çölleşme ve arazi bozulumu 1,5 milyar insanın sağlığını ve yaşamını
doğrudan etkilediği gibi küresel ekonomiyi senede 490 milyar USD zarara
uğratmaktadır. Çölleşme ile mücadele; arazi bozulmasını önlemeye, azaltmaya
ve/ya dengelemeye, kısmen bozulmuş arazinin rehabilitasyonuna ve çölleşmiş
arazinin iyileştirilmesine yönelik yapılan teknik, sosyo-ekonomik, yönetimsel
ve yasal faaliyetleri içermektedir. Çölleşme deyince kum tepeleri akla gelse de
çölleşme arazi bozulması sürecidir.
Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi
(UNCCD), 1992 Rio Zirvesi’nde sürdürülebilirlik olgusu esas alınarak temelleri
atılan ve 21. yüzyıl için yol haritası niteliğini taşıyan üç Birleşmiş
Milletler (BM) sözleşmesinden biridir. Bu sözleşme yanında, UNFCCC (BM İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) ve UNCBD (BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi)
de planlama, süreç ve kararlarının birbirlerine paralel ve destekleyici olması
açısından önemlidir.
UNCCD, 17 Haziran 1994’te Paris’te kabul edilmiş ve 115 ülkenin imzasıyla 26 Aralık 1996’da yürürlüğe girmiştir. Günümüz itibariyle 195 ülke ve Avrupa Birliği sözleşmeye taraftır. Sözleşme, özellikle Afrika ülkelerindeki çölleşme sorunundan hareketle küresel düzeyde bu sorunun tespiti ve çözüm yollarının bulunması için ortak girişimi öngörür. İçeriği, katılımı ve yönetimi itibariyle çölleşmeyle mücadele alanında yürütülen en kapsamlı uluslararası girişimdir. Sözleşmenin gayesi; çölleşmeyle mücadele etmek, kuraklığın etkilerini hafifletmek, etkilenen ülkelerde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunmak, çölleşme ile mücadelede uluslararası işbirliğini artırmak olarak sıralanabilir. Türkiye, 11 Şubat 1998’den beri sözleşmeye taraf ve UNCCD sürecinde aktif rol oynama hedefini sürdürmektedir. Diğer yandan Türkiye, çölleşmeyle mücadelede saha çalışmaları, projeler ve faaliyetleriyle önemli çalışmalar yapmakta, eğitimler, mevzuatlar, strateji ve eylem planları ve ağaçlandırma seferberliği ile çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca ‘Çölleşmeyle Mücadele’ isminde kurulan ilk genel müdürlükte Türkiye’de kurulduğu bilinmektedir.
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12.
Taraflar Konferansı 12-23 Ekim 2015 tarihlerinde Ankara’da yapılmıştır.
Konferansa sözleşme üyesi 195 taraf ülkeden 57 bakan, bakan yardımcısı, meclis
başkanı ve BM üst düzey yetkilisi, 70 parlamenter ve 6 bin 615 kişi ve
uluslararası kuruluş, özel sektör temsilcileri, basın mensubu ve sivil toplum
temsilcileri ile bilim insanlarının katıldığını belirtebiliriz. Taraflar
Konferansı (COP) süresince Genel Kurul (COW), Bilim ve Teknoloji Komitesi
(CST), Sözleşmenin Uygulamalarının Gözden Geçirilmesi Komitesi (CRIC)
toplantılarına ilaveten; Bakanlar Toplantısı, Parlamenterler Forumu,
Sürdürülebilir İş Forumu, STK Forumu, Expo ve Yan etkinlikler (135 adet)
oturumları düzenlenmiştir. Çölleşme, arazi bozulumu ve kuraklık (DLDD)
sorunlarına ortak çözüm ve iyi uygulama yöntemlerinin geliştirilmeye
çalışıldığı ve müzakere edildiği Konferans’ta öne çıkan üç gündem başlığı ön plana
çıkmıştır;
1- Birleşmiş Milletler tarafından geçtiğimiz Eylül ayında
kabul edilen “2030
Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin
–özellikle 15.3. maddesinin - UNCCD hedef ve uygulamalarına
entegrasyonun sağlanması,
2- Bu doğrultuda Arazi
Bozulumunun Dengelenmesi (LDN) için ölçülebilir hedeflerin
belirlenmesi,
3- Çölleşmeyle Mücadele 12. Taraflar Konferansı
sonuçlarının da yansıtılacağı 30 Kasım-11 Aralık 2015’de Paris’te
gerçekleştirilecek İklim Değişikliği 21. Taraflar Konferansı öncesi
DLDD ve iklim değişikliğine ilişkin ortak görüş ve mesajların verilmesidir.
Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi (SDGs) ve hedeflerinin
kabulünden bir ay sonra yapılan BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12.
Taraflar Konferansı (Ankara COP12) bünyesinde yapılan konuşmalarda özellikle
15.3 hedefi üzerinde çok durulduğunu söyleyebiliriz. Sürdürülebilir Kalkınma
Gündemi (SDGs) ve hedeflerinden 15. 3 maddesi “2030 yılına
kadar, -çölleşme ile mücadele edilmesi, -çölleşme, kuraklık ve sellerden
etkilenen araziler dahil bozulmuş arazi ve toprakların rehabilite edilmesi,
-dünyanın arazi bozunumu dengelenmesinde (LDN) çaba göstermesi”,
şeklindedir. Taraflar konferansında birçok ülkeden delege konuşmalarında bu
maddeye atıf yapılmıştır. Diğer yandan belki ‘çaba göstermesi’ yerine daha bağlayıcı
ve daha iddialı bir kelime kullanılması uzun olması zaman alacaktır. Fakat ‘Arazi’ faktörünün hem iklim ve hem de
biyoçeşitlik üzerindeki baskın rolü eninde sonunda ortaya çıkacaktır.
Ankara İnisiyatifi ve Deklarasyonların Önemi
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12.
Taraflar Konferansı’na damgasını vuran ve özellikle Türkiye’nin COP12 dönem
başkanlığı boyunca dikkat çekecek olan “Ankara İnisiyatifi” Türkiye’nin net
olarak ifade ettiği bir fon oluşturma fikrine en büyük destek olmuştur. Ankara
İnisiyatifi özellikle önümüzdeki 4 yıl boyunca (2016-2019) da gündemin önemli
konularından olacağı düşünülmektedir. Ankara COP12 Konferansında alınacak
kararların hedefine ulaşmasını desteklemek ve En Az Gelişmiş Ülkelerin
çölleşmeyle mücadele konusundaki çalışmalarına katkı sağlamak gayesiyle bu
“Ankara İnisiyatifi” başlatılmıştır.
Ankara İnisiyatifi Türkiye’nin çölleşme ve arazi bozulumuyla mücadele konularındaki bilgi ve tecrübelerini diğer ülkelere sunacaktır. Bu inisiyatife Türkiye dört yıl boyunca toplam 5 milyon $ katkı sağlayacaktır. Diğer yandan UNCCD Kuzey Akdeniz Bölgesel Ofisi'nin İstanbul'da açılmasına dair resmi görüşmeler yapılmıştır. Bu ofis (Arnavutluk, Bosna Hersek, Hırvatistan, İtalya, İspanya, Portekiz, Macaristan, Malta, Kıbrıs, İsrail, Slovenya ve Türkiye)12 ülkeyi temsil etmek ve ayrıca ABD, Fransa ve AB gözlemci olarak bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde Bölgesel Koordinasyon Merkezi'nin İstanbul'da açılması için çalışmalar yürütülecektir.
Ankara İnisiyatifi Türkiye’nin çölleşme ve arazi bozulumuyla mücadele konularındaki bilgi ve tecrübelerini diğer ülkelere sunacaktır. Bu inisiyatife Türkiye dört yıl boyunca toplam 5 milyon $ katkı sağlayacaktır. Diğer yandan UNCCD Kuzey Akdeniz Bölgesel Ofisi'nin İstanbul'da açılmasına dair resmi görüşmeler yapılmıştır. Bu ofis (Arnavutluk, Bosna Hersek, Hırvatistan, İtalya, İspanya, Portekiz, Macaristan, Malta, Kıbrıs, İsrail, Slovenya ve Türkiye)12 ülkeyi temsil etmek ve ayrıca ABD, Fransa ve AB gözlemci olarak bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde Bölgesel Koordinasyon Merkezi'nin İstanbul'da açılması için çalışmalar yürütülecektir.
Ankara İnisiyatifi yanı sıra Ankara Bakanlar Deklarasyonu, Sürdürülebilir Arazi Yönetimi İş
Formu Deklarasyonu, Parlamenterler Formu Deklarasyonu, Çölleşmeyle Mücadele
İçin Gençlik Deklarasyonu, STK’lar Deklarasyonu, Sendikalar Deklarasyonu önemli belgeler olarak bilinmektedir.
Bakanlar Deklarasyonunda, bakanlar “Arazi Tahribatının Dengelenmesi” kavramının
ve hedeflerinin küresel bir hedef olarak kabul edilmesine öncü oldukları dile
getirilmiştir. Bakanlar Deklarasyonunda, Arazi
tahribatı, kuraklık ve çölleşmenin bu seviyede devam etmesi durumunda, küresel
düzeyde bütün insanlığın, su kıtlığı, fakirlik, açlık ve güvenlik tehdidine,
göçlere maruz kalacağı belirtilmiştir. BM Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Hedefleri
doğrultusunda ülkeler "Arazi Tahribatının Dengelenmesi" konusunda
ulusal hedeflerini belirlemeye ve bunu gerçekleştirmek için gerekli çalışmalar
yapmaya davet edilmiştir.
Çölleşme ve arazi tahribatı iş dünyası için de riskler
içermekte, doğrudan ve dolaylı olarak birçok sektörü olumsuz yönde etkilemekte ve Taraflar Konferansları esnasında
Sürdürülebilir Arazi Yönetimi İş Forumu (SAY İş Forumu-SLM Business Forum) gerçekleştirilmektedir. Kore ve
Namibya’dan sonra Türkiye’de yapılan 3. Sürdürülebilir Arazi Yönetimi İş Forumu
ham madde veya üretim materyali olarak “toprağı” kullanan sektörler
çölleşmeden, diğer bir ifade ile Sürdürülebilir Arazi Yönetiminden doğrudan
etkilenen ve müdahil olması gereken sektörlerdir. Ormancılık, kâğıtçılık,
madencilik, alt yapı ve malzeme, gıda ve içecek gibi sektörler arazi
bozulmasından en fazla etkilenecek olan sektörler arasındadır. Ülkemiz
tarafından değerlendirme yapıldığında; ormancılık
(tüm alt sektörleri ile birlikte), gıda, tarım, hayvancılık, madencilik,
ulaşım, su, elektrik aynı
zamanda kimya, hazır
giyim, turizm ve hatta sigorta ve finans gibi
araziyle tedarik ve değer zincirleri üzerinden dolaylı bağları olan sektörlerle
uğraşan özel sektör konuya müdahil olmuştur. 12. Taraflar Konferansı’nın en
önemli çıktılarından birisi de iş dünyasının süreçte daha aktif yer almasının
sağlanması olmuştur. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD), Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve UNCCD Sekretaryası işbirliğiyle düzenlenen
İş Dünyası Forumu bu toplantıda çölleşmeyle mücadele çalışmalarında özel
sektörün çeşitli fon, teşvik ve desteklerden daha fazla faydalanması
tartışılmıştır. Böylece özel sektörün dinamizminin ve gücünün harekete
geçirilmesi için önemli adımlar atılmıştır.
Parlamenterler Forumunda, Parlamenterler sürdürülebilir bir
kalkınma için arazi tahribatının dengelenmesi konusunu kendi parlamentolarına
taşımaya ve gerekli finansmanının oluşturulması konusunu gündeme almaya karar
vermişlerdir. Arazi haklarının yasal çerçevesinin oluşturulması için
parlamentoların çalışması gerektiği karara bağlandı. Sürdürülebilir arazi
yönetiminin sağlanması için teşvik politikalarının gözden geçirilmesi ve
gerekli mevzuatın katılımcı bir şekilde hazırlanması ya da var olan mevzuatların
güçlendirilmesi yine alınan kararlar arasında bulunmaktadır.
Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar) Birleşmiş Milletler
Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı başlamadan önce
kendi aralarında çalışmalar yaparak konferans gündemi öncesinde beyin fırtınası
yapmışlardır. Konferansın Türkiye’de yapılması fırsatından faydalanarak
ülkemizden bazı STK’lar da UNCCD’ye akredite olmuşlardır. Birleşmiş
Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı
toplantı süreçlerine aktif olarak katılarak söz sahibi olmuşlar ve STK’lar
Sonuç Deklarasyonu Hazırlamışlardır.
Gençlik Forumu, ‘Daha Yeşil Bir Dünya İçin Genç Gel’
çağrısıyla çıktığı yolda çeşitli programlar organize ederek, Birleşmiş
Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansında ilk defa
Gençlik Deklarasyonunu yayımlamıştır. Bu deklarasyonda gençler; Taraflar
konferansı sürecinde aktif görev almayı, UNCCD süreçlerinde aktif olarak temsil
olunmayı ve gelecekleri hakkındaki kararlarda bulunmak istediklerini belirtmişlerdir.
Çölleşmeyle Mücadelede gençlerin rolünü belirginleştirmek gayesiyle Gençlik Platformu olarak bundan sonraki UNCCD süreçlerine dahil
olunması ve Gençlik Forumları düzenleyerek yola devam edilmesi planlanmaktadır.
“Çölleşme ve Arazi bozulumundan etkilenenler” İş dünyası,
Sendikalar, Gençler ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi
12. Taraflar Konferansında temsil olunması çok önemlidir. Özellikle Yerel
Yönetimlerin konferans sürecinde aktif katılım sağlaması önemli kararların alınmasında
gelecek dönemde daha fazla katkı sağlayacaktır.
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı (AnkaraCOP12) esnasında yapılan en önemli toplantılardan bir bölüm de 'Yan Etkinlikler' olduğu aşikardır. Çünkü çölleşme, arazi bozulumu, kuraklık... gibi konularda onlarca sunum yapıldı. Bilgi birikimine verdiği katkı hiç şüphesiz yatsınamaz. Yan Etkinliklerde onlarca uzman, STK, kurum ve kuruluş hem Türk Yan Etkinlik Salonunda ve hemde Rio Yan Etkinlik salonunda binlerce kişiye sunum yaptılar. Özellikle geleneksel yaşamlarıyla Sarıkeçili Yörüklerinin Konferans Merkezi çatısında kurdukları yabancıların deyişi ile 'Geleneksel Tük Köyü' ki kıyafetleri, keçileri, kendi usulleriyle hazırladıkları ikram ettikleri sıkmanın ilgi odağı olduğu dile getirilebilir. Yan etkinlik salonlarındaki sunumlarının da merakla dinlendiğini de ifade edebiliriz.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 21. Taraflar
Konferansı Öncesi
Ankara COP12, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 21.
Taraflar Konferansı (UNFCCC- COP21)’ndan bir ay önce yapılan önemli bir
uluslararası müzakeredir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi (UNFCCC) İklim Zirvesi (COP-21) 30 Kasım-11 Aralık tarihleri
arasında, Fransa'nın başkenti Paris'te gerçekleştirileceği bildirilmektedir.
Zirvede ülkeler, küresel sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim
değişikliğinin önlenmesi ve küresel ısınmanın belli seviyelerde tutulması
hedefleriyle yasal bağlayıcılığı olacak küresel bir anlaşmayı müzakere
edebilmek için bir araya gelecektir. Özellikle Üç Rio Sözleşmesinin (Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi- UNFCCC, Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi-UNCCD
ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi- UNCBD) arasındaki sinerjinin oluşması
Ankara COP12 Konferansının önemli çıktılarındandır. Konferansta, çölleşmeyle
mücadele ederken diğer bir yandan da biyolojik çeşitliliğin korunması ve
iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerini de içerecek bütüncül yaklaşımların
hayata geçirilmesi, bu üç sözleşme için ortak göstergelerin ve izleme
mekanizmasının yürütülmesi gerektiği üzerinde durulmuştur.
Türkiye'yi temsil eden müzakere heyetinin incelediği yüzlerce dokümanın zorluğu, söz alarak ülkemizin etkinliğini ortaya koyma çalışmaları ve konferansta aşılması gereken konularda ki özverili çalışmalarıda ayrıca bir yazı konusudur. Türk Müzakere heyetinin her söz alışının kolay olmadığını elbette tahmin edebiliriz. Diğer yandan belli ülkelerin konuları zora sokması da müzakere heyetinin aşması gerektiği bir bir eşik idi.Aylardır üzerinde çalıştıkları dokümanlarda ve tartışmalarda sonuç alınabilmesi ve karar alınabilmesi için müzakere heyeti gece yarılarına kadar çalıştığını dile getirebiliriz.
Sonuç Olarak
Türkiye'nin Çölleşme ile Mücadelede üç
önceliğinin olduğu dile getirilebilir; 1- Türk Tipi Yardım Modeli olarak
şekillenen ve doğal kaynak yönetimi ve ihtiyaçları için kalkınma yardımları ki
bu konuda Türkiye çölleşme, arazi bozulumu ve kuraklık olarak ifade edilen
'ÇABUK' konusunda "Ankara İnisiyatifi" ile önemli bir hamle atmıştır,
2- ÇABUK konusunda Teknik ve Teknoloji Transferi ki bu konuda uzun dönemdir
Türkiye'nin uluslararası eğitimleri ve projeleri devam etmektedir, 3-
Uluslararası müzakerelerde karar alma mekanizmalarına katılımın arttırılması
yani çiftçi örgütleri, gençler, ormancılık ve tarım işçileri gibi
ÇABUK'tan doğrudan etkilenenlerin müzakereler sürecine katılımı ve
etkinliliğinin arttırılması olarak sıralanabilir.
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12.
Taraflar Konferansında Yüksek Düzeyli Toplantılar oturumu açılışında konuşan
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmalarında
özellikle « Vicdanların çölleştiği bir Dünya’da toprağın
çölleşmesini önlemek mümkün değildir.» ifadesi delegeler ve basın üzerinde
büyük tesir meydana getirmiştir. Kuzey Akdeniz Bölge Ofisi’nin İstanbul’da
kurulması için Evsahibi Ülke Anlaşması imzalanmıştır. Konferans organizasyonu
çok başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Bu konferansta alınan
kararlar, bundan sonraki konferanslarda ve belgelerde «Ankara Kararları»
olarak anılacaktır.
Ankara Kararları olarak; sözleşmenin kapsamının, kurak,
yarı kurak ve yarı nemli alanların dışındaki arazi tahribatını kapsayacak
şekilde genişletilmesi, ülkelerin "Arazi tahribatının dengelenmesi"
konusunda ulusal hedefleri belirlemesi ve bunu gerçekleştirmek için gerekli
çalışmaların yapılması, “Arazi tahribatının dengelenmesi” için özel bir fon
kurulması için UNCCD Sekretaryası’nın çalışma başlatması, Küresel Çevre
Fonundan (GEF) çölleşme ile mücadele çalışmalarına daha fazla kaynak
ayırılması, en az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere çölleşme ile mücadelede
teknik ve mali destek verilmesi, Üç Rio sözleşmesi arasında sinerji
oluşturulması ve ortak izleme göstergelerinin tespit edilmesi, İş dünyasının
çölleşme ile mücadele çalışmalarında daha aktif rol alması, Türkiye’nin Dönem
Başkanlığında Sözleşmenin yeni stratejisini hazırlamak üzere “Hükümetler arası
bir çalışma grubunun” oluşturulması, Çölleşme ve kuraklıkla ilgili erken
uyarı mekanizmalarının oluşturulması, Bilimsel sonuçların karar vericilere
aktarılması için "Bilim Politika Arayüzü Çalışma Grubu"
faaliyetlerinin desteklenmesi üzerinde alınan kararlar öne çıkan kararlar
olarak dikkat çekmektedir.
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12.
Taraflar Konferansı müzakereleri sürecinde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve
arazi kullanımının iklim değişikliği ile mücadele ve biyoçeşitliliğin
korunmasındaki rolünün defalarca referans gösterilmesi, COP-12’nin şimdiye
kadarki en bütüncül yaklaşım ve karar alma mekanizmasını entegre edebilen
Taraflar Konferansı (COP) olma özelliğinde olduğunu dile getirebiliriz. Diğer
yandan 12. Taraflar Konferansında Türkiye tarafından
başlatılan Ankara
Girişimi ile sera gazı salınımlarının %25’ini meydana getiren arazi
bozulması kaynaklı sorunlara yönelik çalışmalar yapılacak ve Arazi Tahribatının
Dengelenmesi (ATD) hedefine ulaşmaya yardımcı olmayı amaçlanmaktadır. Ayrıca bu
girişim, iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesi ile iklim
değişikliğine uyumu da desteklemektedir. Önümüzdeki dönemde Bölgesel Koordinasyon Merkezi'nin İstanbul'da açılması için çalışmalar yürütülecektir.
Bir sonraki Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele
Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı (COP13), 2017 sonbaharında düzenlenmesine
karar verilmiştir. Türkiye önümüzdeki dönemde Ankara İnisiyatifiyle beraber COP
12 Başkanlığında önemli başarılara imza atacağı ve çölleşmeyle mücadelede
başarısını pekiştireceği öngörülmektedir. Özellikle çölleşmeye hassas ülkelerde
kuraklıkla mücadele ve erken uyarı sistemlerinin kurulması konusunda fikir
birliğine varılırken Türkiye'nin çölleşmeyle mücadele lider ülke konumu pekiştiği
rahatlıkla dile getirilebilir.
Mustafa ÇETİN, cetin516@gmail.com (Yeşil
Türkiye Ormancılar Derneği)
1 Yorumlar
eline sağlık
YanıtlaSilYorumunuz İçin Teşekkürler..