Yunanistan (Selanik) Yazıları

Selanik (Yunanca: Θεσσαλονίκη / Thesaloniki, Osmanlı Türkçesi: سلانیك), Yunanistan'ın ikinci büyük kenti[1] ve Yunan Makedonyası bölgesinin yönetim merkezidir.

Birçok medeniyetin beşiği Yunanistan’ın başkenti Atina’daki ünlü Acropol, Stadyum, Zeus Tapınağı, Hadriyanus Kapısı gibi yerlerle kendinizi tarihin kucağına bırakıyorsunuz. Parlamento Binası, Pire Limanı ise Atina’da diğer görülebilecekler arasında. Selanik . duygusal bağımız olan bir Yunan kenti. Selanik şehir turu sırasında öncelikle ve heyecanla gezilebilecek ilk yer, şimdi müze haline getirilmiş olan Atatürk’ün doğduğu ev. Aya Dimitri Kilisesi, fuar alanı, Televizyon Kulesi, Kordon boyu ve Beyaz Kule Selanik’te gezilebilecek yerler. Olimpos dağlarının sarıp sarmaladığı yerlerden geçerken ise kendinizi bir masal diyarında hissedebilirsiniz. Yunanistan turu sırasında görülebilecek bir diğer yer ise şirin bir kıyı kenti olan Kavala. Burada Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın evi ve imarethanesini gezebilir, balık ziyafeti çekebilirsiniz. Selanik'in nüfusu 363.987 yakındır ve coğrafî koordinatları 40°38′ kuzey enlemi ve 22°58′ doğu boylamındadır. Önemli turistik ziyaret yerleri Beyaz Kule, Arkeoloji Müzesi Ve Atatürk'ün doğduğu evdir.

Kent M.Ö. 315 yılında Makedonya kralı Cassander tarafından bugünkü Thermi'de kurulmuştur. Makedonya Krallığının özerk bir bölümüydü. Makedonya Krallığı'nın Yıkılmasından sonra, şehir M.Ö. 168yılında Roma Cumhuriyeti'nin egemenliği altına girmiştir. Egnatia Yolu üzerinde bulunan şehir, Avrupa ve Asya arası ticarette önemli bir merkez haline gelmiştir. Şehrin Ekonomik önemi 12. yüzyıla kadar devam etmiştir. Şehir 1204 yılında, başkent Konstantinopolis Dördüncü Haçlı Seferi sırasında işgal edilince Bizans'ın elinden çıkmıştır. Selanik ve çevresi kurulan Latin İmparatorluğu'nun en büyük tımar bölgesi durumuna gelmiştir. Şehir 1246 yılında Bizans tarafından tekrar geri alınmıştır.

Osmanlı dönemi : Selanik 1430 tarihinde padişah II. Murat'ın yönettiği bir Osmanlı ordusu tarafından fethedildi. 15. yüzyıl boyunca kente Anadolu'dan getirilen çok sayıda Türk yerleşti. 1492 yılında Osmanlılar İspanya'dan kovulan Sefarad Yahudilere kapılarını açtıklarında Selanik Yahudilerin yerleşmek için en fazla tercih ettikleri şehir oldu. Selanik 500 yıla yakın bir süre boyunca bir Osmanlı şehri olarak kaldı. Çeşit çeşit Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman toplumların hep birlikte uyum içinde yaşadığı önemli bir kültür ve ekonomi merkezi haline geldi. Selanik'teki üç ana etnik grup olan Türk, Yunan ve Yahudilerin nüfus değişimleri. (1500-1950) 17. yüzyılda Sabetay Sevi tarafında başlatılan Sabetayizm hareketi Selanik'teki Yahudiler arasında çok rağbet buldu. Sabetay Sevi'yi izleyerek Müslüman olan Yahudiler Selânik'te Osmanlı Devleti'nin yenileşme çabalarına büyük katkılarda bulundular. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik'te doğdu

Jöntürk hareketi büyük ölçüde Selanik'te gelişti. Osmanlı padişahı II. Abdülhamit Han tahttan indirildikten sonra 1909 yılında Selanik'e sürgüne gönderildi. Fakat Selanik 3 yıl sonra Balkan Savaşları sırasında Yunanlıların eline geçince İstanbul'a geri gönderilmek zorunda kaldı.
Osmanlı Devleti'nin İstanbul'dan sonra 2. büyük kenti olan Selanik, Balkan Savaşları sırasında, 9 Kasım 1912'de merkezden destek alamayan ve panik içinde dağılan Osmanlı Ordusu'nun direnişinin mümkün olmayacağını düşünen garnizon komutanı Tahsin Paşa Yunan Ordusu'na hiç bir direniş göstermeden şehri teslim etmiştir. Şehirde bulunan 25.000 kişilik Osmanlı Ordusu'nun direniş göstermeden teslim olması halkta büyük bir şaşkınlık ve panik ortaya çıkarmış ve binlerce Müslüman Osmanlı vatandaşı Yunanlılar tarafından katledilmiştir. 1800'lü yılların sonları ve 1900'lü yılların başlarında Selanik şehrin etnik yapısı:

Yunanistan dönemi Selanik 1916

09 kasım 1912'de Balkan Savaşları sonunda 25.000 kişilik Osmanlı Ordusunun direniş göstermeksizin teslim olması neticesinde şehir Yunanistan yönetimine geçti. Osmanlı orduları, şehri Yunan çetelerine savaşmadan, ancak şehirdeki Türklerin can güvenliğinin sağlanması ve Tütün Reji imtiyazının devamı koşuluyla bıraktılar. Osmanlı Ordusu'nun Selanik'te bulunan kuvvetleri de silahlarını Yunan çetelerine teslim ettiler. Ancak Yunan çeteleri şehri teslim aldıkları günün gecesi kentte yaşayan pekçok Türkü, aralarında Osmanlı askerleri de bulunmak üzere katletmişlerdir. Şehrin simgesi olan Osmanlıların inşa ettiği Beyaz Kule sembolik bir vaftiz işleminden geçerek beyaza boyandı. O günden beri Beyaz Kule adıyla anılan bu yapının beyaz boyaları zamanla aşınıma uğradı ve eski rengini tekrar kazandı.

1917 yılında çıkan büyük bir yangın şehrin Türk bölgesini neredeyse tamamen yok etti. 1924 nüfus mübadelesi sonunda şehirde geride kalan bütün Türkler Türkiye'ye göç etmek zorunda bırakıldı ve Anadolu'dan gelen Rum göçmenler giden Türklerin yerini aldı. Kısa bir süre içinde şehrin nüfus yapısı tamamen değişti. Yunanlılar Selanik'te azınlıktayken kısa bir süre içinde ezici bir çoğunluk haline geldiler. Böylece Selanik'in Osmanlı-Türk kültüründe oynadığı rol son bulmuş oldu. Atatürk 10. Yıl Nutku'nda "Keşke Selanik'i de misak-ı milli sınırları içerisine alabilseydik" diyerek kentin Türkler için önemini vurgulamıştır.

Kısa bir süre içinde camilerin minareleri yıkıldı. Bazı cami ve sinagoglar kiliseye çevrildi. Eski Osmanlı evleri bakımsızlıktan yok oldu. Kentin geçmişiyle bağlantısı kesilerek (!) bir Avrupa şehri haline getirildi.
II. Dünya Savaşında neredeyse tüm Sefarad Yahudi cemaati (50.000 kişi) Alman Nazi işgalcileri tarafından Nazi toplama kamplarına yollanıp öldürüldü. Böylece Osmanlıdan kalma son eski ve köklü bir cemaat yok edilmiş oldu.

Selanik, 1997'de Avrupa kültür başkenti seçildi.
Selanik.. Atatürk’ün doğduğu, 1911 yılına kadar aralıklarla yaşadığı ve çok sevdiği şehir. Hemen hemen pek çok Türk’ün yaptığı gibi biz de önce Atatürk Evi’ni (“Bir ulusun geleceğinin doğduğu yer” yazıyor tanıtım kitapçığında) görmeye gidiyoruz. Hani o pembe boyalı üç katlı ev... Atatürk’ün “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”nin birçok toplantısını yaptığı ev. Şu anda Selanik'in Aghiou Dimitriou ve Apostolou Pavlou Caddelerinin kesiştiği noktada ve Türk Konsolosluğu’yla aynı bahçe içinde.

Selanik Belediyesi, 4 Kasım 1933’te Cumhuriyet'in Onuncu yıl dönümü dolayısıyla, Türk-Yunan dostluğunun bir hatırası olarak, bu evin duvarına bir plaka yerleştirmiştir. Üzerinde Türkçe, Yunanca ve Fransızca olarak şu yazılıdır; 
"Türk milletinin büyük müceddidi (yenilikçisi) ve Balkan ittihadının (birliğinin) müzahiri (mimarı) GAZİ MUSTAFA KEMAL burada dünyaya gelmiştir. İş bu levha Türkiye Cumhuriyetinin onuncu yıldönümü münasebetiyle konulmuştur. Selanik, 29 Birinciteşrin (Ekim) 1933"

1912’de 1.Balkan Savaşı’nda Selanik’in kaybedilmesinin ardından Atatürk bir daha dönememiş bu şehre. Ailesi ise oradan taşındıktan sonra Yunanlı bir aile evde oturmuş ama Selanik Belediyesi evi satın alarak Atatürk’e hediye etmeye karar vererek 1937 yılında Selanik Başkonsolosluğu’na anahtarlarını vermiştir. Bu tarihten sonra ev onarılarak tekrar pembeye boyanmıştır. 2.Dünya Savaşı sonrasında tekrar onarım görmüş ve 1953 yılında “Atatürk Evi Müzesi” olarak açılmış.

Evin içinde Dolmabahçe ve Topkapı Saraylarından götürülen bir Türk evini canlandıran eşyalar yerleştirilmiş. Tabi ki Atatürk’ün kullandıkları değil. Ama bazı özel eşyaları sergileniyor. Bunun dışında okul karneleri duvarlarda asılı.

Evden çıktıktan sonra Selanik sokaklarında dolaşmaya gidiyoruz. Rehberimiz 79 yaşında -kendi deyimiyle- doğma büyüme Kadıköy’lü Hristo Bey. Aramızda tek Yunanca bilen ve yaşına rağmen çok hareketli çok çoşkulu. Yol boyunca Gençlik Marşı, Onuncu yıl Marşı’ndan eski şarkılara kadar geniş bir repertuarla şarkılar, marşlar söyledi. Ama yine de korkmuyor değiliz. Ya rehbere birşey olursa, kalırız buralarda diye.. Aslında Selanik de kalabilirdik de.. Öyle güzel bir şehir ki.. Deniz kıyısında kilometrelerce geniş bir sahili var. Ege Denizi’ne bir de bu yakadan bakıyoruz uzun uzun. Sahil boyunca ve ara sokaklarda kapının önüne koltuklarını atmış çok şık kafeler var. Ve sanırım Yunanlılar hiç çalışmıyorlar. Sürekli bu kafelerde oturuyorlar. Her zaman kalabalık...

Deniz kıyısında “Beyaz Kule” var. Atatürk de arkadaşlarıyla burada buluşur, yemek yermiş..

Neo-klasik tarzı binalar, tertemiz caddeler ve deniziyle bu şehir gerçekten insanın içini ısıtıyor. Biz Selanik diyoruz, Yunanlılar ısrarla Thessaloniki diyorlar. Nasıl ki, onlar ısrarla Constantinopolis dediklerinde bizim de aynı ısrarla İstanbul dememiz gibi. Bir türlü kabul edemiyoruz galiba, artık o şehrin bizim olmadığını. Şimdi Selanik'e bakıp, hüzün duymamamız mümkün değilse, onlar için de İstanbul aynı duyguları uyandırıyor olsa gerek.

Gerçekten de Selanik, öyle güzel ki, içten içe içimi de acıtıyor. Benim kalbim Selanik'te kaldı... Keşke bir kere daha gidebilsem, yaşayabilsem Selanik’i... (Selanik’04)

Osmanlı Döneminde Selanik
Selanik'in simgesi Beyaz KuleSelanik 1430 tarihinde padişah II. Murat'ın yönettiği bir Osmanlı ordusu tarafından fethedildi. 15. yüzyıl boyunca kente Anadolu'dan getirilen çok sayıda Türk yerleşti. 1492 yılında Osmanlılar İspanya'dan kovulan Sefardi Yahudilere kapılarını açtıklarında Selanik Yahudilerin yerleşmek için en fazla tercih ettikleri şehir oldu. Selanik 500 yıla yakın bir süre boyunca bir Osmanlı şehri olarak kaldı. Çeşit çeşit Hristiyan, Yahudi ve Müslüman toplumların hep birlikte uyum içinde yaşadığı önemli bir kültür ve ekonomi merkezi haline geldi.

17. yüzyılda Sabetay Sevi tarafında başlatılan Sabetayizm hareketi Selanik'teki Yahudiler arasında çok rağbet buldu. Sabetay Sevi'yi izleyerek Müslüman olan Yahudiler Selanik'te Osmanlı Devleti'nin yenileşme çabalarına büyük katkılarda bulundular. Jöntürk hareketi büyük ölçüde Selanik'te gelişti. Osmanlı padişahı II. Abdülhamit tahttan indirildikten sonra 1909 yılında Selanik'e sürgüne gönderildi. Fakat 3 yıl sonra Selanik Yunanlıların eline geçince İstanbul'a geri gönderilmek zorunda kaldı.

Yunanistan Döneminde Selanik
20. yy. başları, balıkçı iskelesi ve Beyaz Kule1912'de Balkan Savaşları sonunda şehir Yunanistan yönetimine geçti. Osmanlı orduları, şehri Yunan çetelerine savaşmadan, ancak şehirdeki Türklerin can güvenliğinin sağlanması koşuluyla bıraktılar. Osmanlı Ordusu'nun Selanik'te bulunan kuvvetleri de silahlarını Yunan çetelerine teslim ettiler. Ancak Yunan çeteleri şehri teslim aldıkları günün gecesi kentte yaşayan pekçok Türkü, aralarında Osmanlı askerleri de bulunmak üzere katletmişlerdir. Şehrin simgesi olan Osmanlıların inşa ettiği Beyaz Kule sembolik bir vaftiz işleminden geçerek beyaza boyandı. O günden beri Beyaz Kule adıyla anılan bu yapının beyaz boyaları zamanla aşınıma uğradı ve eski rengini tekrar kazandı.

1917 yılında çıkan büyük bir yangın şehrin Türk bölgesini neredeyse tamamen yok etti. 1924 nüfus mübadelesi sonunda şehirde geride kalan bütün Türkler Türkiye'ye göç etmek zorunda bırakıldı ve Anadolu'dan gelen Rum göçmenler giden Türklerin yerini aldı. Kısa bir süre içinde şehrin nüfus yapısı tamamen değişti. Yunanlılar Selanik'te azınlıktayken kısa bir süre içinde ezici bir çoğunluk haline geldiler. Böylece Selanik'in Osmanlı-Türk kültüründe oynadığı rol son bulmuş oldu. Atatürk 10. Yıl Nutku'nda "Keşke Selanik'i de misak-ı milli sınırları içerisine alabilseydik" diyerek kentin Türkler için önemini vurgulamıştır.

Selanik'te Osmanlı döneminden kalma bir sokakİkinci Dünya Savaşında neredeyse tüm Yahudi cemaati (50.000 kişi) Alman Nazi işgalcileri tarafından Nazi toplama kamplarına yollanıp yok edildi. Böylece Osmanlı döneminde şehirin kültürel mozayiğini oluşturan bir diğer unsur da yok edilmiş oldu. Kısa bir süre içinde camilerin minareleri yıkıldı. Bazı cami ve sinagoglar kiliseye çevrildi. Eski Osmanlı evleri bakımsızlıktan yok oldu. Kentin geçmişiyle bağlantısı kesilerek modern bir Avrupa şehri haline getirildi.

Selanik, 1997'de Avrupa kültür başkenti seçildi.
Beyaz Kule'ye giden bir sokak.

Yorum Gönder

0 Yorumlar