Bu çalışma Yüksek
Lisans olarak hazırlanan (Çetin, 2014) ve Uzmanlık Tezi olarak
hazırlanan (Çetin, 2015) çalışmalarından faydalanılarak hazırlanmıştır.
Anadolu’daki Bilinen İlk
Ağaçlandırma Çalışmaları
Türkiye’de
ağaçlandırma çalışmalarının önemi çok geç anlaşılmıştır. Fatih Sultan Mehmet zamanında Haliç’i rusubatla dolmasını engellemek için yani erozyonla mücadele için Haliç sırtlarında ağaçlandırma yoluyla bazı tedbirlerin alındığı, Lâle devrinde İstanbul saray ve bahçelerinde bazı dikimlerin yapıldığı 1717
ve 1739 tarihli fermanlardan öğrenilmektedir. 1720 Nürnberg'de yayınlanan İstanbul haritasında Haliç'teki adacık ve yapılan ağaçlandırma çalışmaları görülmektedir.
1895 yılında gerçekleştirilen Mersin-Adana Demiryolu ve 1900-1908 yıllar arasında gerçekleştirilen Hicaz Demiryolu inşaatları sırasında yol şevlerine ve istasyonlar çevrelerine Okaliptüs ve Akasya dikilmiş, yine 1895’lerde güneydeki bataklık arazilerin kurutulması için de Okaliptüs yetiştirilmesi teşvik edilmiştir.
1916 da Tevfik Bey tarafından Kâğıthane Deresinde Fıstıkçamı ağaçlandırması
yapılmıştır. Daha sonra 1916 da Hendek’te Orman Ameliyat Mektebine bağlı
fidanlık kurulması ağaçlandırma çalışmalarına yeni bir boyut kazandırmıştır. 2. Dünya savaşından sonra Ankara Atatürk Çiftliği
ağaçlandırması ve fidanlığının kurulması (1925), Ankara Anıttepe, Eskişehir-
Kocakır ve Kalabak uçakla tohumlama ağaçlandırma çalışmaları, Yalova-Termal
ağaçlandırmaları ile Tarsus-Karabucak Okaliptüs Ormanı tesisi(1938-44) o tarihe
kadar yapılan en büyük ağaçlandırma çalışmalarıdır (URL-1).
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti, 1937 yılında yürürlüğe giden 3116 Sayılı Kanunla
ağaçlandırma konusuyla ilgilenmeye başlamıştır. Bu Kanunla başta Orman
Teşkilatı olmak üzere bazı kamu kurumları, tüzel ve özel kişiler ağaçlandırma
yapmakla yükümlü kılınmış olmasına rağmen uygulamalar 1955 yılına kadar düşük
seviyelerde seyretmiştir. 1955 yılında yapılan “Türkiye Ağaçlandırma Teknik
Kongresi” bünyesinde alınan kararlar, 1956 yılında çıkarılan 6831 Sayılı Orman
Kanunu, 1963 yılından itibaren başlatılan planlı dönem, 1969 yılında
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü’nün kurulması ile birlikte
planlara ve projelere dayalı ağaçlandırmalar geniş alanlarda gittikçe artan bir
tempoyla gerçekleştirilmeye başlanmıştır.
Türkiye'de erozyonla savaş ilk
defa 1937 yılında çıkarılan 3116 Sayılı Kanun'un 79. Maddesi'nde yer almıştır.
Ülkemizde Marshall Planıyla ağaçlandırma fonu kurulmasına rağmen(1952) Türkiye
Ağaçlandırma Ve Kavakçılık Teknik Kongresi 1955 yılında yapılıncaya kadar
erozyon ile ilgili her hangi bir çalışma yapılamamıştır. İlk kez 1955 yılında
Tokat İlinin sel taşkınlarından korunmasına ilişkin çalışmaları o günkü orman
teşkilatı üzerine almıştır. Ülkemizin orman sınırları içinde kalan veya orman
rejimine alınması gereken yerlerdeki erozyon kontrolü faaliyetleri 6831 Sayılı
Orman Kanun'un 58.Maddesi'nde yer almaktadır. Kanunun 58. Maddesi şöyledir:
"Devlet ormanlarının hudutları içindeki ırmak ve çay kenarlarını ve
bunların kaynaklarını tanzim edecek, sellerin husulüne ve yer kaymalarına ve
toprak aşınma ve taşınmalarına mani olacak her türlü ağaçlandırmalar ve teknik
tedbirler orman idaresince yapılır."
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü
Projeleri hakkında kanuni dayanak olarak Anayasamızın 169. ve 170.
maddelerinde, orman ve orman köylüsüne ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Buna
göre; 169. madde “Devlet, ormanlarının korunması ve
sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır”
denilmektedir. Ayrıca 170. madde
ise “ormanlar içinde veya
bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün
korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle halkın
işbirliğini sağlayıcı tedbirleri alır” denilmektedir. Bunun yanında 6831
sayılı Orman Kanunu ve teşkilat kuruluş kanunları bulunmaktadır. Bunun yanında
Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, RAMSAR Sözleşmesi, BERN Sözleşmesi, CITES
Sözleşmesi gibi ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler de
bulunmaktadır. Bu çalışmalar ağaçlandırma çalışmalarını destekleyici çalışmalar
olarak sıranabilir.
Ağaçlandırma Çalışmalarının Kurumsallaşmasının Kısa Tarihi
Ağaçlandırma ve erozyon kontrolü
çalışmaları OGM bünyesinde şube müdürlüğü(1937) seviyesinde hizmet vermeye
başlarken, Ormanların devletleştirilmesi(1945) ile aynı yılda orman içi
ağaçlandırma çalışmaları devlet eliyle başlamıştır. Ağaçlandırma Grup
müdürlükleri 1956’de kurulmasını 1961 yılında Ağaçlandırma Ve Erozyon Kontrolü
Daire Başkanlığının kurulması izlemiştir.
Nihayet Orman Bakanlığı
bünyesinde Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü kurulmuştur(1969).
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü çeşitli dönemlerde
değişikliklere uğrasa da 2011 yılında Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü olarak görevine devam etmeyi sürdürmüştür.
Ağaçlandırma
Seferberliği
Ormancılık Teşkilatınca 2008-2012 yıllarını kapsayan
“Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı” hazırlanmış ve
başbakanlık genelgesiyle ormancılık teşkilatları dahil diğer tüm kuruluşların
da bu konuda ilgi göstermesi istenmiştir. Bu sayede eylem planı aracılığı ile
ulusal dinamizm oluşturulmaya çalışılmış ve dikkatleri ağaçlandırmalar konusuna
çekmiştir (AGM, 2007). Bu çalışma 4122 Sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon
Kontrolü Seferberlik Kanunu çerçevesindedir. Bu eylem planı 2 milyon 300 bin
ha’lık alanda çalışma yapılması öngörülmüştür. Bu konuda ağaçlandırma
projeleri, rehabilitasyon projeleri, erozyon kontrolü projeleri ve mera ıslahı
projeleri hazırlanmıştır. Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem
Planı Sonuç Raporuna göre neticede 2.429.604 hektar alanda çalışma yapılmıştır
OGM, ÇEM, DKMP ve
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü arasında "Toplulaştırma Alanlarında
Belirlenen Alanların Ağaçlandırılmasına" ait protokol gereğince tarla
kenarı ağaçlandırmaları yapılmaktadır. Bugün ağaçlandırmalarla kurulan
ormanlarımızdan yapılan bakım kesimleri sonucunda selüloz, yakacak odun,
lif-yonga, odun dışı orman ürünleri ve diğer alanlarda kullanılabilecek ürünler
elde edilebilmektedir. Böylece hem odun üretimine büyük bir katkı yapılmış
olmakta hem de doğal ormanlarımızdan elde edilen diğer endüstri kollarında
kullanılan yakacak ve yapacak emvali üretilmektedir. Bu konuda ‘Genç Meşçereler Bakım Seferberliği Eylem Planı (2012-2016)’ ortaya konulmuştur.
Yarı-Kurak alanlarda yapılan
ağaçlandırmalar birçok amaca yönelik olmaktadır. Yapılacak ağaçlandırmanın
amacı; odun üretimi, toprak muhafaza, erozyon kontrolü, yeşil kuşak
ağaçlandırmaları, eğlendinlen, sel kontrolü veya su ekonomisinin düzenlenmesi
olabilir. Kurak ve yarı kurak alanlarda bazı özel kategorilerde ağaçlandırmalar
yapılabilmektedir. Bunlar; rüzgâr perdesi tesisi, kumul tespit
ağaçlandırmaları, tuzlu topraklarda yapılan ağaçlandırmalar, bataklık alanlarda
yapılan ağaçlandırmalar, meyvesinden faydalanmak üzere yapılan özel
ağaçlandırmalardır. Bu konuda ÇEM Genel Müdürlüğü FAO ile birlikte birçok
Çalıştay düzenlenerek “Kurak Alanlarda Ağaçlandırmalar Rehberi” hazırlamıştır.
Ülkemizde ağaçlandırma
çalışmalarında birinci gaye birim alandaki topraktan en yüksek odun hâsılatı
almaktır. Bu gayeye ulaşmak için ağaçlandırma çalışmalarında; yetişme ortamı
şartları iyi olan ve özellikle yoğun kültür metotlarının uygulanabileceği
sahalarda Hızlı Gelişen Türlerle yapılacak dikimlere önem verilmektedir. Ağaçlandırma
alanlarında monokültürden kaçınmak için en az % 30 oranında yapraklı türlere
yer verilmektedir. Bu oranın sağlanmasında doğal yapraklı türlerin gelişme
özellikleri, yangına karşı dirençleri ve yetişme ortamı özellikleri dikkate
alınmakta, mevcut yapraklı türlerin muhafazası ve yeni yapraklı tür dikimi
suretiyle karışım sağlanmaktadır. Ağaçlandırma çalışmaları sırasında doğal
flora ve faunanın oluşturduğu ekosistemin korunması ve geliştirilmesi amacına
yönelik önlemler de alınmaktadır. Bu bağlamda; doğal vejetasyon içerisindeki
endemik (sadece ülkemize veya o yöreye özgü) türler ile Ihlamur, Kestane,
Ardıç, Yabani Kiraz, Alıç, Üvez, Porsuk, Şimşir gibi türlerin yanı sıra tıbbi
ve hoş kokulu özellik taşıyan türler de münferit veya gruplar halinde muhafaza
edilmektedir. Bunun yanında dere vejetasyonları da muhafaza edilmektedir.
Ülkemizde birçok özel sektör
kuruluşu ve STK ağaçlandırma çalışmalarına katılmaktadır. Konya civarında
yapılan ağaçlandırma çalışmaları dikkat çekmektedir. Konya Ticaret Borsasının
“Konya’ya Bir Milyon Ağaç” ağaçlandırma projesiyle 2006’dan itibaren ceviz,
badem, kiraz dikimine başlanmıştır. Ağaç yetişmesinin mümkün olduğuna dikkat
çekilerek orman kurmanın önünü açmaya yönelik bir çalışmadır. Bu projeye
paralel olarak tarım alanlarında kimyasal mücadeleye alternatif olarak
“Biyolojik Mücadelede Ağaçlandırma Bilincinin Yaygınlaştırılması Projesi”
yapılmıştır. Biyolojik mücadeleye araçlarından en önemlisi olan ağaçlandırmaya
geçişte karşılaşılan en büyük eksikliğin ağaçlandırma bilinci eksikliğinin
eğitim ve tarımsal danışman vasıtasıyla giderilmesi amaçlanmaktadır. Orman
ağaçlandırma projesi olmayan bu çalışmada çok farklı bir amaç edinilmiş ve süne
ile biyolojik mücadelede ağaçlandırmanın önemi konusu projenin ana temasını
oluşturmaktadır. Bunun yanında Konya Karapınar TİGEM tarla kenarı
ağaçlandırmaları günümüzde öne çıkan ve ülkemizin birçok zor yöresine örnek
olacak çok önemli ağaçlandırmalardandır. Konya- Şeker Fabrikalarının yapmış
olduğu ağaçlandırma projeleri ülkemizde gönüllü ağaçlandırma çalışmalarına
örnek teşkil etmektedir. Bunun yanında birçok dernek, vakıf, sendika, okul
ağaçlandırma çalışmalarına katılmaktadır.
Ülkemizde Özel Ağaçlandırma
Çalışmaları da son zamanlarda çok yapılmakta olduğu görülmektedir. Bozuk vasıflı orman alanlarında ve boş orman
topraklarında, Hazine arazilerinde, gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetindeki
alanlarda Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından onaylanan proje doğrultusunda
her türlü faydalanma ve korumanın ilgilisi tarafından yapılan çalışmalar olarak
nitelendirilmektedir. Balıkesir İlinde birçok özel ağaçlandırma çalışması
yapılmaktadır. Bu ağaçlandırmalarda daha çok tarımsal ormancılık anlayışıyla
yatırımcıya gelir getirmesi amaçlanan ceviz, badem, kestane, antepfıstığı, menengiç, sakız ağacı, harnup,
kuşburnu, defne, alıç, badem, mahlep gibi orman ağacı ve bitki türleri kullanılmaktadır.
Üretim amaçlı ağaçlandırma
çalışmalarının yanında toprak korumaya, su dengesini sağlamaya veya rekreasyon
ihtiyaçları karşılamaya yönelik çok amaçlı diğer ağaçlandırmaları da dikkate
alma zorunluluğu vardır. Ağaçlandırma çalışmalarının erozyonu önleyici
olmasının yanı sıra meskûn yerlerde rüzgâr, gürültü ve toz etkilerini
azaltması, büyük sanayi kentlerinde havayı temizleyerek sağlığa katkı sağlaması
da birer hizmet üretimidir. Nitekim ÇEM Genel Müdürlüğü Erozyonla Mücadele
Eylem Planı, Yukarı Havza Sel Kontrolü Eylem Planı, Baraj Havzaları Yeşil Kuşak
Ağaçlandırma Eylem Planı olmak üzere (2014-2017) üç adet Eylem Planı
hazırlanmıştır.
Ülkede ormancılık sektöründe
kamu ve özel kesim olarak yılda ortalama 21-22 milyon m3 odun ham
maddesi üretimi yapılmaktadır(2014). Yurtiçi odun arz açığının kapatılması için
1986 yılından bu yana her yıl ortalama 1-1,5 milyon m3 endüstriyel
odun ithalatı da gerçekleştirilmektedir.
Kaynaklar;
1. URL–1: URL: http://www.hayatnotu.com/ulkemizdeki-agaclandirma-calismalari.html. Erişim Tarihi: 12.10.2014.
2. AGM, 2007. Ağaçlandırma Ve Erozyon Kontrolü Eylem Planı
(2008-2012), T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Ankara.
3. (Çetin,
M., (2014) Ağaçlandırma Ve Erozyon Kontrolü Projelerinin Oluşturduğu
Dışsallıkların Belirlenmesi: Balıkesir İli Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman
Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Mühendisliği Anabilim
Dalı, Isparta).
4.
Çetin.
M., (2015) Havza Rehabilitasyon Projelerinin Kırsal Kalkınmadaki Rolünün
Değerlendirilmesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürlüğü Uzmanlık Tezi, Ankara, Ağustos 2015.
0 Yorumlar
Yorumunuz İçin Teşekkürler..