ÇEVRE HAKKINI SAVUNURKEN İNSAN DIŞI TARAFLAR

Haklara sahip kişi haline gelen doğanın bazı unsurlarını gözetenler arttı. Doğanın bu öğelerinin bir özelliği var; Kendi adlarına konuşamıyorlar. Hindistan Yüksek Mahkemesi de "Ganj Nehri'ni 'kişi kabul edersek, sel mağduru biri nehre karşı dava açarsa ne olacak?" gibi sorular ile eyalet mahkemesinin nehri "kişi olarak tanıma kararını bozmuştu. Bazı itirazcılar da doğa objelerinin ne istediğini gerçekte bilemeyeceğimiz görüşünden hareket ediyor. Bunların "kişi olduğunu kabul edilse bile yine insanlara ihtiyaçları var. Mahkemelik olduklarında temsilcileri de, haklarında karar verecek yargıç veya jüri de insan. Bu da, "davalar insanlar arasında dönecekse, doğayı kişi olarak görmenin ne gereği var? sorusunu gündeme getiriyor.

Doğa hakları savunucular ise modern hukukta "kişi" ve "insan"ın aynı anlama gelmediğine dikkat çekiyor. Hukukta birçok insan dışı varlık "kişi" kabul ediliyor. Christopher Stone'un 1972 makalesinde belirttiği gibi, "Şirketler de konuşamıyor. Devletler, vakıflar, bebekler, zihinsel engelliler. Üniversiteler de... Böyleyken bütün bu kişiler, mahkemelerde bolca, hatta bazıları fazlasıyla temsil ediliyorlar."

Yeni Zelanda, "kişi ilan ettiği doğa varlıklar için seçimle belirlenecek yasal temsilciler öngörürken, Ekvador ve Banglades bütün vatandaşlarına doğa veya nehirler adına dava açma yetkisi veriyor. Fransız yazar-hukukçu Camille de Toledo'nun öncülük ettiği komite ise kirlilik vb. nedenlerle tehdit altında olan Loire Nehri'nin bütün paydaşlarını (insanlar, balıklar, bitkiler, nehir yatağı, kayalar vs.) bir araya getirecek dünyanın ilk Türler Arası Meclis'ini oluşturmaya çalışıyor.

https://www.atlasdergisi.com/gundem/doga-haklari-devrimi.html



Yorum Gönder

0 Yorumlar