Bu Ülkelerin Gölü Artık Kurudu, Neden ve Nasıl? Su Kaynakları Hikayeleri...

İklim değişikliğinin konuşulduğu son dönemde gölünü kurutan ülkeler artık neden ve niye gölleri kuruduğu konusunum çalışıyorlar. Çalıştaylar, bilimsel çalışmalar, sosyal araştırmalar üzerinden konu çalışılıyor.

Çoğu zaman kalkınmakta olan ülkelerde görülen kurutma uygulaması hem sosyal hem ticari hemde ekolojik yönden değişikliklere sebep olmuştur.

Su seviyesi 1980 yılından bu yana 12 metre alçalan Burdur Gölü kıyısında Doğa Derneği’nin çağrısıyla buluşan dünyanın birçok ülkesinden bilim insanı ve aktivistler, kendi ülkelerindeki özel göllerin durumunu anlattı. 

Su kaynaklarımızı tükettik, şimdi pişmanız!


Göllerini yıllar önce kurutan ülkeler şimdi onları hayata döndürmeye, kaybolan balık ve kuş türlerini geri kazanmaya çalışıyor.



Elif İnce'nin Radikal'de yer alan haberine göre, uluslararası koruma statüsüne sahip, içinde endemik birçok kuş ve balık türü barındıran göllerin gün geçtikçe neden kuruduğu tartışıldı. Şehirlerin içme suyu ihtiyacı, gölü besleyen suyu kesen HES’ler, fazla su harcayan tarım yöntemleri gölleri kurutan ana sebepler olarak görülüyor. Peki bu gölleri kurtarmak için neler yapılıyor? Dört bilim insanından göllerini kurtarma maceraları ve bazı trajikomik sonuçları.



Hula Gölü İSRAİL 

‘Turnaları fıstıkla besliyoruz’


İsrail’in Doğasını Koruma Derneği’nden Dr. Zev Labinger: “İsrail 1951-58 arasında sıtmadan kurtulma bahanesiyle Hula Gölü’nü kuruttu. Esas niyet, tarım arazisi yaratmaktı. Göl tabanındaki organik toprağın tarıma elverişli olmadığı 10 yıl sonra anlaşıldı. 1990’larda burada yapılan tarımın Galile Gölü’nden gelen içme suyunu da kirlettiği ortaya çıkınca devlet ilk restorasyon projesine girişti. Ürdün Nehri’nin orijinal yatağına ve 500 hektarlık iki alana su verildi. Birkaç hafta içinde beyaz pelikanlar geri geldi! Bu güzeldi, fakat onlarla birlikte 100 bin turna da normalde kışlak alanları olmayan bu göle gelmeye başladı. Düşünün ki Siberya’dan Afrika’ya göç eden bir kuş ne Türkiye ’de ne de Ürdün’de artık dinlenecek sulak alan bulamıyor. Geriye yapay da olsa tek seçenek Hula kalıyor. Turnalar turizme yarasa da ekinleri mahvettikleri için çiftçilerle sorun yaşamaya başladık. Pelikanlar için de göle balık bırakılıyor. Müdahaleyi yarın bıraksak gölde yaşam sona erer.



Koroneia Gölü YUNANİSTAN; 
‘Sanayiciler kuruttu’


Yunanistan Kuşları Koruma Kurumu’ndan Maria Panagiotopoulou: “Selanik yakınlarındaki gölü tarım için kuyu açıp su çeken çiftçiler ve göle atık sularını döken küçük sanayiciler kuruttu. Bir zamanlar en çok balık yakalanan göl Koroneia’ydı. Bu yaz çok yağmur yağmasına rağmen göl kupkuru. Şimdi burada masmavi bir göl hayali kuruyor mühendisler, en azından flamingoların üreyebileceği bir ortam yaratsak diyorlar. Bir nehri buraya yönlendirdiler ama gelen su yeraltına gidiyor . Tam bir oyuncak oldu mühendislere. Flamingoları da gölde çiftleştirmeyi denediler ama olmadı.”


Mezopotamya Sazlıkları IRAK 

‘Savaşlar kuruttu’

Irak Doğa Derneği’nden Jassim Al-Asadi: “Vakti zamanında Avrupa ve Asya’nın en büyük sulak alanı olan Mezopotamya Sazlıkları’nı önce İran -Irak savaşı mahvetti, sonra da Saddam 1991’de Şiileri kovmak için Fırat ve Dicle’den gelen suyu keserek burayı tamamen kuruttu. 2003’te Saddam düşünce yüzlerce genç, ellerinde kazmalarla sazlıklara girip bentleri teker teker yıktı. Fakat iş bununla çözülecek gibi değil, Dicle’den üç senedir su gelmiyor. 2009-2010’da Fırat’tan gelen suyu gölde tutmak için beton bentler inşa edildi fakat tarihi ortalamanın üçte biri kadar su tutulabiliyor. Daha önce içilebilin su şu anda tuzlu.Türkiye’nin Ilısu Barajı da sazlıklara gelen suyu azaltacak.”



Azrak Gölü ÜRDÜN; 
‘Göl, süs havuzu oldu’

Laith El-Moghrabi: “Azrak Vahası, Ürdün’ün tek Ramsar alanı. 1960’lı yıllarda bir milyonun üzerinde göçmen kuş burada kışlardı. Şimdiyse kışın 200 ördek sayabilirseniz şanslısınız! Özellikle de Amman şehri içme suyu için dev bir canavar gibi gölün suyunu emdi, yeraltı su kaynaklarını kuruttu. 1980’lerin sonuna doğru gölün çoğu kurumuştu. 1992’deki ilk restorasyon projesine milyon dolarlar harcandı, buradaki nüfus ve hayvanları boşaltılıp alan çitlerle çevrildi. Ama pompalanan su gölde durmadı, altına akıp gitti. İkinci denemede buldozerlerle gölün 60’lardaki şekli oluşturuldu.Gölün altındaki su kaynaklarından çekilen su, içme suyu olarak kullanılmak üzere borularla şehre gidiyor, sonra bunun bir bölümü tekrardan göle boşaltılıyor. Su metal kapılarla gölün belli noktalarında tutuluyor. Nesli tükenen balıkları havuzlarda büyütüp göldeki korumalı alanlara aktarıyoruz. Göl artık yalnızca birkaç balık ve kuş türünü hayatta tutmak için suyla doldurulan bir süs havuzundan ibaret.”

Kaynak: http://www.timeturk.com

Yorum Gönder

0 Yorumlar