İlk defa Sındırgı’ya gidiyorum. Merak ediyorum tabi ki… Nasıldır
Sındırgı? Sındırgının ismini, seyahatlerimde Balıkesir, Akhisar, İzmir terminallerinde
mola verdiğimiz zaman görürdüm. ‘…Sındırgı Seyahat’ diye…
Gidiyorum; ormanlar sağımdan
solumdan geçiyorlar, ara sıra tarla bırakıyorlar yol kenarından. Karşılarda
birkaç köy var. İzmir’den beri yolda hep tarım alanları, zeytinlikler, üzüm
bağları…
Akhisar’dan Sındırgı Yoluna
girdik…
Kıvrıla kıvrıla ormanın
derinliklerine giriyor yol. Bir ara ‘Kertil
Mesire Alanı’ denilen yerde duruyoruz. Bizimkilerden birisi buranın
alabalığını çok severmiş, ‘Alabalık
yiyelim.’diyor arkadaş. Çabalarımız nafile…
Kertil Mesire alanında Alabalık
Kalmamış, kapatılmış.
Kertilin suyu da güzelmiş gerçektende…
Sındırgı orda, çok uzakta, ovanın dağa kavuştuğu yerde… Yeşil bir
etrafa bürünmüş, ancak daha da yeşil olabilir hissi veriyor insana, daha da
yeşil olabilir.
İlçeye girdiğimizde bir telaş
var, meğersem buranın pazarıymış. Köylüler minibüslerinden iniyor. Üç-beş bayan
ellerinde yoğurt kaplarıyla bir tarafa doğru gidiyorlar. Bakır Yoğurdu…
Sındırgının dağ köylerinde Salma Hayvancılık ile yetişen hayvanların sütü ve
süt ürünleri, nefis… ‘Doğal köy yoğurdu,
köy ekmeği ile…’ aldırdık bizim şoföre…
Çay içelim diyoruz…
Çay içeceğimiz yere doğru
giderken; ‘Kertil Çam Kolonyası’
tabelasını görüyoruz. (buranın eskiden tütünü meşhurmuş) çam kolonyasından
alıyoruz yine. Çam Kolonyası buranın en meşhur ve en ucuz alınacak değeri...
Yakınlarda ‘Emendere Kaplıcaları’nın olduğunu öğreniyoruz. Rum Hamamı olarak
geçen ve Gutlu hastalara, böbrek taşlarına,
cilt ve mide hastalıklarına, sedefe iyi geldiği söyleniyor… Butik Otel gayet
iyi diyorlar… Kabak Tatlısı, yenir
diyorlar…
Biraz sonra meydanda ‘Yağcıbedir Halısı’ diye bir Yörük el
halısı pazarına gidiyoruz. Halıların üzerindeki renk ve desenler benim dikkatimi
çekiyor. Koyu kırmızı, kök mavi, birazda beyaz var. Heybe ve Yörük Duvar Halısı alıyoruz.
‘Yeşil Sındırgı Seyahat’ yazısını
görüyorum, bir aracın üzerinde. Ama neden yeşil yazılmamış bu yazı? Üzüldüm
şimdi bak ben yaşlandım görmüyorum ama neden ‘Yeni Sındırgı…’ yazıyor ki?
Neden ‘Yeşil Sındırgı Seyahat’ yok?
Gideceğiz; uzun bir caddeden
geçiyoruz, caddenin iki yakası hep çınarlık… Yaşlı çınarlar; ‘ben burada uzun
yaşadım, burada yaşlandım, bak bu yaştayım.’diyor. ‘Çınarlı yol’ bitiverdi.
Yönümüzü sorduğumuzda; ‘koca köprüden sağa dön’ diyorlar. Koca
köprüden sonrası Susurluk Havzasının en yukarısı olan bir vadi, alt havza…
Muhabbet devam ederken bir baraj
görüyoruz. Simav Çayı burada bir baraj yaparak ilerliyormuş meğersem
Marmara’nın ovalarına… Ovayı ne güzel etmiş. ‘Barajda balık var mı, balık?
Sol tarafta ‘Hisaralan Kaplıcaları’nın istikametini gösteren tabela var. Hemen
önce inşaat var, meğersem kaplıcanı tesislerinin inşaatıymış. Kaplıcanın
olanaklarını daha kullanışlı hale getireceği belli…
Kertil mesireliği, Alabalık,
ovanın dağa kavuştuğu yeri, Çam Kolonyasını, Emendere Kaplıcalarını, Yağcıbedir
Halısını, Yeşil Sındırgı Seyahatini, Çınarlı yolu, Hisaralan Kaplıcalarını,
Simav çayını geride bıraktık.
Fakat Sındırgı’da Ne yenir?
Sındırgı’da Nereler gezilir?
Sındırgı’nın neresinde ne var diye bir kitapçık ya da harita yok…
Yapamamışlar bu gariban memleketimin başkanları…
DOĞA VE İNSAN, Orman Mühendisi Mustafa
ÇETİN
BİR SLOGAN: "Burası
benim kentim." (Bir İl Belediyesinin Proje sloganı)
(Not:Ağustos2010 tarihinde Sındırgı Haber Gazetesinde Doğa ve İnsan köşesinde yazdığım yazıdır.)
(Not:Ağustos2010 tarihinde Sındırgı Haber Gazetesinde Doğa ve İnsan köşesinde yazdığım yazıdır.)
0 Yorumlar
Yorumunuz İçin Teşekkürler..