Ulusal Havza Rehabilitasyonu Stratejisi Toplantısı

Ben Mustafa Çetin, Orman Yüksek Mühendisiyim.

Ulusal Havza Rehabilitasyonu Stratejisi toplantısı  için hazırladığım konuşma metnini yayınlıyorum. 

Sayın Başkanım,

Değerli Basın Mensupları,

Hanımefendiler Beyefendiler,

Sizi şahsım ve kurumum adına saygıyla selamlıyorum.

Küresel iklim değişikliğinden ülkemiz de olumsuz şekilde etkilenmektedir. Hazırlanan çeşitli senaryolara göre Türkiye’nin de içinde bulunduğu enlemlerde, sıcaklıklardaki artışların; yağış rejiminde değişmeler, deniz suyu seviyesinde yükselmeler ve toprak su içeriğinde önemli azalmalar şeklinde olacağı tahmin edilmektedir.

Bu durum kuşkusuz Anadolu için de geçerli olup bu etkiler son yıllarda belirgin bir şekilde görülmektedir. Özellikle son günlerde yaşanan olaylar bunun göstergesidir.

Küresel ısınmaya dayalı olarak Kuzey Yarım Küre’deki bitki türlerinin yaşamlarını devam ettirebilmek için yılda 1 km. kuzeye doğru yayılmalarının gerektiği çeşitli modelleme çalışmalarına dayalı olarak hesaplanmıştır. Gözle görünür seviyede yaşanan tatlı su kaynaklarının azalmasına bağlı kuraklık, Muğla- Antalya- Adana'da yaşanan büyük orman yangınları, Karadeniz'de yaşanan sel felaketleri, denizlerde artan sıcaklıklar sebebiyle Marmara Denizi'nde görülen müsilaj son yıllarda ülkemizde de iklim değişikliğini konuşulur hale getirmişti.

Sorunlar ve durum budur;

gündemimizde neler var ve ne yapabiliriz?

Küresel gündemde; Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden özellikle 13, 14 ve 15 inci hedefler yanısıra, Paris İklim Anlaşması, Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi belgelerin ötesinde artık Döngüsel Ekonomi Eylem Planları ve adımları gibi uygulamada giderek yoğunlaşıyor.

Bugün doğal kaynakların korunması ve yönetimi için havzalar ve havzaların etkileşim bölgesinde bulunan ekosistemlerden oluşan ikili bir sistemin kullanılması gerekliliği üzerinde durmaktadır. Yani “havza tabanlı ekosistem rehabilitasyonu” günümüzde yeni bir model olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında doğal afetlere karşı dayanıklılığın ve uyum kapasitesinin bütün ülkelerde güçlendirilmesi; ulusal politikalara, stratejilere ve planlara entegresyon; eğitimin, farkındalık yaratmanın ve insani ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi; Yeşil İklim Fonu ve dezavantajlılar için daha fazla çalışma gibi hedefler konulmuştur. Nitekim Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa (İnsan, bilim, kurumlar) Raporunda; Ekosistemlerin dengesini gözeten, karbon nötr kalkmayı başaran, gelecek kuşaklar için yeşil ekonomik dönüşümü içselleştirmiş bir yönetim sistemi sunan çevrimiçi bir Türkiye hedefliyoruz, denilmiştir (Kaynak; https://www.gelecegiinsa.org/gelecegiinsa-rapor.html). 



Kıymetli Hazirun;

Bundan sonra yapılabilecekleri sıralayalım;

  1. İklim değişikliği, Sürdürülebilir Arazi Yönetimi, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları gibi gündemleri entegre etmek, arazi üzerindeki rekabet eden talepleri (örneğin, tarım, orman, mera, korunan alan, kırsal kalkınma altyapısı, vb.) yönetmek için mekansal planlamalar gerektirir. Yeni yüzyılın sürdürülebilirlik anlayışı gereği, kaynakların etkin ve sürdürülebilir kullanımı üzerine inşa edilmektedir. Bu doğrultuda ülkemiz şehir, tarım, orman, mera, su ve sulak alanlar için arazi yönetiminin önemi artmıştır. Yani kısaca araziler için entegrasyon 
  2. Ülkeler, bir ülkenin doğal karbon, biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetleri stoklarının haritasını çıkararak, 2030 yılına kadar sürdürülebilir arazi kullanımına yönelik bir rota çizebilir.
  3. Arazi Tahribatının Dengelenmesi öncülüğünde “arazi tabanlı iklim değişikliğine uyum” ve “karbon depolayan ve doğal filtre özelliği ile ağaçlar ve ormanlar” gün geçtikçe önem kazanmaktadır.
  4. İklim Değişikliğinden dolayı Anadolu’nun geleneksel arazi kullanımı ve iyi tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak;  toprağa sadık kırsal halkların desteklenmesi gerekiyor. Havza tabanlı ekosistem rehabilitasyonu modeline geçerek entegre anlayışla hazırlanacak yani diğer kurumlarla işbirliği, diğer meslek disiplinleri ile eşgüdüm ve halkın katılımı ile yeni bir havza rehabilitasyon projeleri modeli geliştirmeliyiz.
Bugün burada konuşmamı tamamlarken 1990’lardan bugüne 200 mikro havzada çalışmış tarım, orman, iklim mensupları olarak bu tecrübelerimizi geleceğe taşımalı ve yeniliğe açık olmalıyız. Geçen yıl hazırladığımız En İyi Havza Rehabilitasyon Projesi- 50 Yıllık Hikayesi olan İsparta Pupa Çayı Rehabilitasyon Projesi raporu dünden bugüne ışık tutacaktır.

Yunus Emre; 

"Bir avuç toprak, biraz da suyum ben, 

 Neyimle övüneyim işte buyum ben."

Hepinizi Saygıyla selamlıyor;

Programımızın başarılı geçmesini ümit ediyorum.



Yorum Gönder

0 Yorumlar