Orman Okulu Yaklaşımı ile Çağı Yakalamak

Kurucusu olduğum Yeşil Orman Okulu #OrmanAnaokulu, #DoğaKültürü ve #OrmanOkulu eğitimleri, danışmanlığı, savunuculuğu ve yayınları yapar. Kitabımız olan Açık Hava Öğrenme Modeli olarak ORMAN ANAOKULLARI; Ormanda Uygulamaya Yönelik Adımlar, adlı kitabımız çıktı. Kitabımızı tüm *D&R, Babil Kitap, idefix ve Nobel Kitap* Evlerinden temin edebilirsiniz. Yeşil Orman okulunun sosyal medya sayfalarını takip ederek bize destek olabilirsiniz.
Orman okulları, öğrencilerin kişisel, sosyal ve teknik becerileri öğrenmek için doğal alanları ziyaret ettikleri bir açık hava eğitim modelidir. Bu eğitim modelinde çocuklar ve gençler, ormanlık bir ortamda uygulamalı öğrenme yöntemiyle kendilerine güven elde ederler. Öğrenciler orman eğitmenleri eşliğinde bir günlerinin yarısını veya tamamını ormanda geçirirler. Ormanda geçirdikleri zaman diliminde; keşif yaparlar, oyun oynarlar ve doğanın onlara sundukları materyaller yardımıyla öğrenirler. Orman çevresi matematik ve iletişim gibi daha soyut kavramları öğrenmek için kullanılabilir.
Bazı çocuklar okul ortamında kendi performanslarını yeterince gösteremezler. Bu eğitim modeli, özellikle özgüven ve davranış problemi olan çocukların gelişimine olumlu katkılarda bulunmuştur.
Bu okul modeli, bir orman içerisinde uygulanabildiği gibi park, botanik bahçesi vb. bir mekân belirlenerek çocuklara yönelik düzenlemeler yapılabilir. Özellikle metropollerde yeşil alan kısıtlılığından dolayı bu yönteme sıklıkla başvurulur.
Dünyada orman okulları eğitim modelini uygulayan bazı ülkeler; Kanada, ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, Malezya, İsviçre, İspanya, İsrail, İrlanda, Almanya ve Birleşik Krallık’ tır.
1- Kanada Orman Okulları
Carp Ridge Anaokulu, 2007 yılında Marlene Power tarafından kurulmuştur. 2012 yılında Power, Forest School Canada’ nın başına geçmiştir. Bu kurum Kanada’daki orman okulları hareketini başlatmış, orman okullarına destek, eğitim ve akreditasyon ağı oluşturulmaya çalışmıştır. Hareket, Kanada’nın birçok eyaletine yayılmıştır.
2- Amerika Birleşik Devletleri Orman Okulları
1920’li yılların başında Kuzey Wisconsin’de ağaçlandırma projelerinin bir bölümü olarak orman okulları ortaya çıkmıştır. Ağaçlandırma yapılması için her okula bir arazi tahsis edilmiş ve bu ağaçlandırılmış araziler daha sonra okul ormanı olarak kullanılmıştır. Bu şekilde çocuklara ormancılık ve çevre bilinci öğretilmeye çalışılmıştır. 2007 yılına kadar Wisconsin’de 346 okulun özel okul ormanı bulunmaktaydı. Modern orman okullarında ise aktiviteler açık hava sınıflarında yapılmaktadır.
3- İsveç Orman Okulları
1957 yılında Gösta Frohm, tarafından ‘Skogsmulle’ konsepti ortaya atıldı.  Skog orman anlamına gelir, mulle ise çocuklara doğa sevgisini öğreten düşsel bir karakterdir. 1987 yılında Gösta Frohm Skogsmulle Vakfı kurulmuştur. Vakfın amacı çocuklara sevgisini ve saygısını aşılamaktı.
Gösta Frohm 1971 yılında yayınladığı kitabında Mulle’nin öyküsünü kısaca anlatır. Mulle masum ve neşeli bir karakterdir. Arkadaşları Laxe, Fjallina ve Nova’dır. Açık hava okulunun liderleri karakterlerden biri gibi giyinerek çocuklarla birlikte doğayı keşfeder.
İsveç’te ilk orman okulu 1985 yılında Siw Linde tarafından kurulmuştur. Linde, 80’lerde Skogsmulle okullarında hafta sonları eğitim lideri olarak görev yapmış aynı zamanda Skogsmulle yaklaşımını çocuk yuvalarına uygulama yollarını düşünmüştür.
I Ur och skur (Yağmur ya da ışık) adıyla okul kuran Linde, başlangıçta devlet fonu bile alamamıştır. Öğrencilerin velileri, oyun nesneleri ve barınaklar inşa ederek destekte bulunmuşlardır. 1985’ten itibaren 180’den fazla I Ur och skur okulları kuruldu. Hepsi aynı ilkelerle fakat farklı yöntemlerle çalışmaktadır.
 
4- Birleşik Devletler Orman Okulları
İngiltere’de Orman okullarının tarihi yeni gibi görünebilir fakat çocukları ve gençleri doğal ortamlara götürme geleneği Victoria devrine kadar uzanır. O devrin romantiklerinden olan Wordswort, Ruskin ve doğa bilimcileri Susan Isaacs ve Macmillin kardeşler bugünkü orman okullarının temellerini atmışlardır.
90’lara gelindiğinde ise “alternatif” bir eğitim modeli arayışına girilmiş ve bu bağlamda orman okulu ortaya çıktı. Orman Okulu, Somerset, Bridgewater Koleji’ nden bir grup anaokulu öğretmeni tarafından 1993 yılında İngiltere’ye tanıtılmıştır. Danimarka’da bulunan bir Orman Okulu’nu ziyaret eden öğretmenler, bu eğitim modelini İngiltere’de uygulamak istediler. Öğrencileri gözlemleyen eğitimciler her öğrencinin yetenek ve becerilerini dikkate alarak kendi uygulamalarında dikkate almışlardır. 2000’den itibaren İngiltere ve Galler’de orman okulları yaygınlaşmaya başladı. İngiltere’de 2006 yılına kadar 140’a yakın orman okulu açılmıştır.
Çocukların çevre hakkı için yani çocuklarımızın temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşaması için orman okulu uygulamalarını geliştirmeliyiz. Diğer yandan okul bahçelerinin hem ekolojik ve hem pedagojik olması için çaba göstermeliyiz. Zaten pandemi ile açık hava eğitim ortamlarının farkına vardık. Bu ister orman okulu olur ister başka bir yöntem olur. Sadece iş başına geçmeliyiz.

Orman Okulları: Doğaya Dönüş ve Eğitimde Yeni Bir Ufuk

Son yıllarda Avrupa’da yaşlanan nüfus nedeniyle boşalan çiftliklerin anaokullarına dönüştürülmesi, eğitimde doğa temelli yaklaşımların önemini artırdı. Bu dönüşüm, doğayla iç içe bir öğrenme deneyimi sunan orman okullarını daha da ön plana çıkardı. Orman okulları, yalnızca pedagojik bir model değil, aynı zamanda geleceğin eğitim anlayışını şekillendiren bir yenilik olarak karşımıza çıkıyor.

Orman Okullarının Önemi

Orman okulları, çocuklara sadece bilgi değil; özgüven, problem çözme yeteneği, yaratıcılık ve doğayla bağ kurma becerisi kazandırmayı hedefler. Bu okullar, klasik sınıf ortamından çıkarak, eğitimi ormanlık alanlarda ve doğal ortamlarda gerçekleştirir. Ancak, bu modelin yaygınlaşabilmesi için bürokratik ve mevzuat engellerinin aşılması büyük önem taşıyor.

Bürokratik ve Mevzuat Sorunları

Ülkemizde orman okullarının gelişimi için öncelikle yasal bir çerçeve oluşturulması gerekiyor. Mevcut sistemde, öğrencilerin okul dışı öğrenme ortamlarına erişimi sınırlı ve çeşitli izin prosedürleriyle engelleniyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı Okul Dışı Öğrenme Ortamları Rehberi bu konuda bir başlangıç niteliği taşımış olsa da, rehberin uygulanabilirliği dönemin politikalarıyla sınırlı kaldı.

Orman Pedagojisinin Gerçek Anlamı

Orman pedagojisi, doğada sadece etkinlik düzenlemek ya da STEM projeleri gerçekleştirmek değildir. Aynı şekilde, ormancılığı romantize etmek ya da nostaljik bir güzelleme yapmak da orman pedagojisini tam anlamıyla karşılamaz. Orman pedagojisi, çocukların doğayla bütünleşmesini ve öğrenme süreçlerini doğanın ritmiyle uyumlu bir şekilde deneyimlemesini sağlar.

Velilere ve Topluma Yönelik Eğitimler

Orman okullarının önemini kavrayabilmek için velilere ve geniş halk kitlelerine yönelik farkındalık seminerleri düzenlemek kritik bir adımdır. Doğada eğitim modelinin faydalarını, sadece çocuklar için değil, toplumun tamamı için anlatmak, bu sistemin yaygınlaşmasını hızlandırabilir.

Özel Sektörün Rolü

Özel eğitim kurumları, orman okulları konusunda ciddi mesafeler kat etti. Ancak, bu modelin toplumun her kesimine ulaşabilmesi için kamunun da devreye girmesi gerekiyor. Özel sektör ve kamu iş birliğiyle, orman okulları daha erişilebilir hale getirilebilir.

Gelecek İçin Bir Yol Haritası

Milli Eğitim Bakanlığı, özellikle Temel Eğitim Genel Müdürlüğü ile iş birliği yaparak, orman okulları konusunda kapasite geliştirme çalışmaları yürütmelidir. Bu çalışmalar şunları içermelidir:

  • Mevzuat Çalışmaları: Öğrencilerin doğal alanlarda öğrenim görmesini kolaylaştıracak yasal düzenlemeler. Yer temini, ulaşım kolaylığı, yazılı mevzuatın yürürlüğe konulması, okul ve okuldışı kavramının çatışması, öğretmenelere yasal zorunluluklar gibi zorluklar bulunuyor.
  • Müfredat Geliştirme: Orman okullarına özel, doğayla uyumlu ve yaş gruplarına uygun eğitim içerikleri. Müfredatın orman pedagojisine göre enginleşmesi önemlidir.
  • Eğitmen Eğitimi: Orman pedagojisine hâkim, bu alanda uzmanlaşmış eğitimciler yetiştirilmesi. Gerçek anlamda ormanı bir mekan yada eğitim materyali haline getirmek süreç istiyor. Öğretmenler sürece odaklanırken orman mühendisleri bu konuda sonuca odaklanıyor ve eğitmen eğitimi önemli hale geliyor.

Orman okulları, sadece bir eğitim modeli değil; doğayla bütünleşmiş bir yaşam tarzının çocuklara kazandırılmasıdır. Çocukların özgürce keşfedebileceği, doğanın bir parçası olduğunu hissedebileceği bu model, geleceğin eğitim anlayışını kökten değiştirme potansiyeline sahiptir. Doğayı sınıfa taşımak yerine sınıfı doğaya taşımayı hedefleyen bu anlayış, geleceğin liderlerini şekillendirebilir.

Orman okullarının yaygınlaşması, yalnızca eğitim sistemimiz için değil, toplumun geleceği için de bir dönüm noktası olacaktır. Haydi, birlikte doğayı eğitimle buluşturalım!






 




Sonuç olarak
Eğlenme ve dinlenmelerini çoğu zaman kapalı ortamda yapan ve zamanının önemli kısmını bilgisayar, tablet, cep telefonu veya televizyon izleyerek geçiren çocuklar yalnızca iki duyularını (görme ve işitme) kullanıp zaman içinde iyice doğadan koparak Richard Louv’un da belirttiği gibi “Doğa Yoksunluğu” sendromuna yakalanmaktadırlar. Bu sendrom doğaya yabancılaşmanın insana getirdiği duyuların daha az kullanılması, dikkat sorunları ve zihinsel, fiziksel hem duyusal hastalıklar gibi yüksek maliyete dikkat çekmektedir. 
21. yüzyıl insanını yetiştirmede öğrenme mekânları ve son dönemde okul ekosistemi olarak nitelendirilen fiziki ve piskososyal çevre 12 duyuya hitap eder şekilde geliştirilmelidir. Pestalozzi, Froebel, Montessori ve Dewey çocukların öğrenme ve gelişimlerinin büyük ölçüde doğa ile doğrudan deneyimler yoluyla geliştirildiğini söylemişler Frobel, eğitimde doğanın yeri üzerinde önemle durmuştur.
Eğitim Yapıları Asgari Tasarım Standartları Kılavuzu’nda 2015 sonrası yapılan okul bahçeleri için “Okul bahçelerinin soğuk ve monoton bir görünüşe sahip olmaması için beton ve asfalt yüzeylerden kaçınılmalı, peyzaj projesine uygun olarak, doğa temelli yaklaşımla tasarlanmış geniş çim alanları ve okul bahçesi ihata duvarı boyunca iklim bölgesine uygun ağaçları içeren düzenleme yapılmalıdır” ifadeleri yer alıyor. Okul bahçelerinin yetersiz kalması MEB 2019-2023 Stratejik Planı’nda “Temel eğitimde okulların niteliğini artıracak yenilikçi uygulamalara yer verilecektir” hedefinin altında ortaya konan tespitlerden biridir. Plan, “okul bahçelerinin öğrencilerin çok yönlü gelişimini destekleyecek şekilde tasarlanması ve dersler ile ders dışı etkinliklerin kültürel kazanımlarla desteklenmesi”ni ihtiyaç olarak tanımlıyor. 2023 Eğitim Vizyonu’nda ise “okul bahçelerinin ‘Tasarım-Beceri Atölyeleri’ ile bağlantılı olarak yeniden tasarlanıp yaşam alanlarına dönüştürülmesi” belirlenen hedefler arasında yer alıyor. TBA’lar kapsamında özellikle Tabiat ve Hayvan Bakım Atölyeleri okul bahçelerinin doğa temelli bir yaklaşımla, çocuklarla eğitimcilerin ihtiyacını gözeterek ve katılımcı bir şekilde yeniden tasarlanmasını teşvik etmektedir.
Çocukların çevre hakkını okul bahçelerinde korunması ve geliştirilmesine yönelik Anaokullarında Peyzaj Rehberi yayımladık ve Anaokulu Bahçelerinde Çevre Hakkının İzlenmesi projesini yürütüyoruz.

Yorum Gönder

0 Yorumlar